Japonya’ya Yolculuk – Kyoto
Sabah erkenden kalktım. Otelin lavabosunda sanırım Taiwanlı olacaktı bir kişiyle tanıştım. Shinkansen ile Kyoto’ya gitmek istediğimi söyledim ve yardım etsene gurban dedim. Sağ olsun o da etti. Bileti yaklaşık olarak 13000 yene aldım ve shinkansene biniş yaptım. Biletin üzerindeki kanjileri bilmediğimden birisine sordum. Benim oturacağım yere kadar götürdü. Sol tarafımda yaşça benden büyük bir bayan vardı. Yukarıda resmini görüyorsunuz. Adı Yumiko. Yumiko san’la 2 saat kadar sohbet ettik. Bana Hokkaido adasından bahsetti. Hani şu Japonya’nın bir tane öğrenci için 3 yıl boyunca tren kaldırdığı ada.
Shinkansen’e ilk biniş
Size biraz shinkansenden bahsedeyim. Tokyo’dan Kyoto’ya 2 saatte geldim. Hızlı bir araç. Uçak gibi aynı. Lavabosu, tuvaleti, çay kahve servisi var. Uçaktan tek eksik yanı, karada gidiyor olması. Çok da rahat. Yukarıdaki resimde dikkat edin. İnsanlar paltolarını asmışlar. Palto asmak için yerler mevcut. Başımızın üst tarafında bagaj alanları da var. Aşağıdaki resimde gördüğünüz gibi.
Lavabosu da uçaklarınkinden daha iyi ve daha büyük. Neyse Kyoto’ya vardığımızda Yumiko san beni Kyoto Turist Center mıydı neydi adı unuttum oraya kadar getirdi. Teşekkür ettim ve içeri girdim. Emlakçının ofisine gideceğimi söyledim ve adresi gösterdim. Bana bir harita verdi buraya gideceksin dedi. Dışarı çıktım ve hangi otobüsle gidebileceğimi araştırdım. Bulunca da direkt emlakçının yoluna düştüm.
Otobüse ilk biniş
Kyoto’da otobüse ortadan biniyorsunuz. Önden parayı verip iniyorsunuz. Şoför her ödeme aldığında teşekkür ediyor. Yeşil bir üniforması ve beyaz eldivenleri var. Şapka takıyor. Son derece yardımseverler. Aşağıda ödeme yaptığınız makine var. Şoförün hemen yanında duruyor. Sürekli bir anons var. Sola döneceğim, sağa döneceğim vs. İnmek için düğmeye bastığınızda da otobüsten sonraki durakta ineceğim sesi geliyor. Ödemenizi nakit veya suika kart ile yapabilirsiniz.
Emlakçıda
Emlakçının yeri değişmiş ve yeni binaya taşınmışlar. Bu yüzden bulamıyordum. Bir eczaneye girdim. Eczacı arka taraftan başka bir harita getirdi. Bulamayınca emlakçıya telefon etti ve benden bahsetti. Onlar da yolu tarif ettiler. Ben de sonunda emlakçıya geldim. 3 aylık ev kiramı peşin ödedim. Yaklaşık 5bin TL yapıyordu. Bana Kyoto’dan, çöpleri nasıl atacağımı, bisiklet kullanmaktan falan bahsetti. Sonra beni araçla evime bıraktı.
Aşağıda emlakçıda beklerken ki resim. Suyu pet şişede ikram ettiler.
Sonunda evdeyim
Ev çok temiz. Çok memnunum. Daha önce temizlik ekibi gelmiş ve temizlemiş. Yeni bir yatak takımı alınmıştı. Kapalı kutudan açtık çıkardık. İnternet bağlantım da sorun vardı bir türlü bağlanmıyordu sonra kendisi çözüldü. Emlakçı bana evden çıkmamamı, doğal gazı bağlamak için bir ekip geleceğini söyledi. Biz evdeyken geldiler bağladılar gittiler.
Eşyalı ev kiraladığım için evden bahsedeyim. 1 oda, 1 mutfak, 1 banyo ve 1 tuvaleti var. Odada elbise dolabı, kolidorda ayakkabı dolabı mevcut. Odaya açılan kapı Japon usulü sürgülü kapılardır. Camda perde mevcut. Sadece halı yok. Yatak takımından çıkan 2 büyük çarşafı odaya ve kolidora serdim. Ocak elektrikli. Doğal gazı sadece sıcak su için kullanıyorum. Başka bir amacı yok. Sanırım çok az bir fatura gelecek. Su, elektrik ve internet bağlanmıştı. Odada bir mini buzdolabı ve 1 adet yeni takılmış klima mevcut. Keşke yaz ayında gelseydim. Zira çok soğuk burası. Klimaya da yüklenmek istemiyorum. Zira faturanın ne boyutta geleceği hakkında fikrim yok. Geldiğinde beraber göreceğiz 🙂
Laptopumu prize takmak istediğimde prizlerin farklı olduğunu gördüm. Ve evet artık en büyük sorunum laptop ve telefonumu kullanamamak. Bu 2si olmayınca hayat pek bir sıkıcı geçiyormuş. Ben de dışarı çıktım. Evimin yakınında bir market var. Orada biraz dolaştım. Şimdilik kahvaltılık için domates, salatalık, zeytin ve peynir almak istedim. Aşağıda aldığım domatesin fiyatını görüyorsunuz. Bu ne pahalılık!
3 tanesi Türk parası ile 8 TL yapıyor 😮 Çok pahalı bizim için. Türkiye’de kazandığınız parayla Japonya’da yaşamak çok zor. He bu arada 1 domatesi de 3 lira 😀 Biraz ekmek ve kola da alıp eve döndüm. Gittiğim her markette priz için adaptör bakındım. Sonradan öğrendim ki adı plug adaptörüymüş. Evimin yakınında bir elektrikçi varmış. Kamera shoppu diye geçiyor. Oraya gittim ve maalesef yoktu. Kyoto İstasyonunun oradaki elektrikçide bulabilirmişim. Moralim bozuk bir şekilde eve geldim. Gelirken Japonya’nın her yerinde olan sokaktaki içecek makinesinden bir tane de fanta aldım. Makine aşağıdaki gibi bir şey. Bu aşağıda gördüğünüz oteldeki makine. Sokaktakilerde buna benziyor. Bakın üzerinde suica yazıyor. Suica kartı ile ödeyebilirsiniz.
Ben tabii markette bulurum diye gömlekle dışarı çıkmıştım. Hava buz gibiydi ve işim uzadı. Takano durağının önündeki elektrikçiden geri döndüm. Eve geldim ve direkt yattım. Sonraki yazıda okula gidiş ve priz için adaptör arama maceramı göreceğiz 🙂
Etiket:japonya, japonya macerası, Japonyaya yolculuk, Kyoto