Japonya’nın altın ve doğal güzelliklere ev sahipliği yapan sürgün adası: Sado
Yemyeşil dağlarla süslenmiş, masmavi okyanusla çevrili Niigata Eyaleti’ndeki Sado Adası’nın vahşi doğasıyla, el değmemiş güzellikleri gezginleri çağırıyor! Bugün bir cennet olarak görülüyor olsa da, uzun yıllar boyunca, sürgün edilmiş sanatçılar, suçlular, soylular ve hatta imparatorlar bile bu adada yalnızlığa mahkûm edildi. Altının keşfinden sonra, ada gelişen bir endüstri ve kültür merkezi hâline geldi ve günümüzde gezginlerin, Japonya’nın başka bir yanını keşfedebilecekleri, aynı zamanda rahatlayabilecekleri bir köşe oldu.
Aşağıdaki yazılar da ilginizi çekebilir.
Okinoshima; kadınlara yasak gizemli Japon adası
Jigokudani maymun parkı; Nagano’nun cehennem vadisi’ndeki kar maymunları
Kasvetli Sürgün Günlerinden Büyük Zenginliğe
Antik Japonya tarihini ele alan en eski eser olan Kojiki’de anlatıldığına göre Sado, İzanagi ve İzanami tanrıları tarafından yapılan yedinci adadır. Daha gerçekçi bir ifade ile, arkeolojik kayıtlar, Sado Adası’nda ilk yerleşimlerin on bin yıl kadar öncesine dayandığını gösteriyor.
Japonya; Nara Dönemi’ne (710-784) girdiği ve daha güçlü bir yönetim şeklinin ortaya çıktığı dönemde, Sado, bağımsız bir eyalet olarak kabul edildi ve uzak konumu sebebiyle ‘’devletin düşmanlarının’’ gönderileceği bir sürgün adası olmasına karar verildi.
Kaydı bulunan en eski sürgünlerden biri, 722-740 yılları arasında İmparatorluk ailesini eleştirdiği için adada on sekiz yıl geçiren Hozumi Asomioyu’dur. Sado’nun bir başka önemli sakini, 1221’deki siyasi bir ayaklanmada mağlup olan ve adada yaşamını yitiren İmparator Juntoku’dur.
Heian Dönemi’ne (794-1185) kadar, nadiren adaya sürgün edilen mahkûmlar dışında, Sado’da hayat nispeten sakindi. Ancak adanın ‘’tükenmez’’ altın ve gümüş kaynağı olduğunu fark eden askerî diktatör İeyasu Tokugava, adayı doğrudan kontrolü altına aldı ve 1601’de Japonya’da eşi benzeri görülmemiş ölçekte büyük bir maden işletmesi kurdu.
Sado’daki kârlı altın madenciliği endüstrisi doğrudan şogunluğu (askerî hükûmet) finanse ediyordu. En iyi döneminde 400kg altın ve 40 ton gümüş çıkarılıyordu. Hatta, Sado’da çıkarılan gümüş miktarı bir dönem tüm dünyanın %20’sini oluşturuyordu.
Japonya’nın dört bir yanından mühendisler, teknisyenler, marangozlar ve tabii ki de madenciler, Japonya’nın altın hücumunda paylarını almak için adaya akın etti. Büyüyen bu endüstriyi desteklemek üzere yüzlerce tüccar, esnaf, balıkçı ve hükûmet görevlisi de onları takip etti ve çok geçmeden, bir zamanlar ücra bir tecrit adası olan Sado, üretkenliğin merkezi hâline geldi
1896’da şoğunluğun düşüşünden sonra, Meiji Dönemi’nde (1868-1912) Mitsubishi şirketi madenleri devletten satın aldı. Altın standardına dayalı bir şekilde desteklenen yeni Yen ile Japonya’nın ekonomik durumu dünya sahnesinde her zamankinden daha iyi bir hâldeydi ve Sado’nun zenginlikleri, İkinci Dünya Savaşı boyunca Japonya’nın askerî genişlemesini finanse etmek için kullanıldı.
Ne yazık ki artık adanın doğal kaynakları tükenmiş hâlde. Yıllarca süren sürekli kazı, adaya bu anlamda büyük bir zarar verdi. Japon tepeli aynağı gibi canlılar, çevresel bozulma sebebiyle neredeyse yok oldu. Altın kaynakları azaldığı ve tarımdaki kendi kendine yeterlilik vaadi şüpheli bir hâle geldiği için, ada göç vermeye başladı.
1952 senesinde, artık çoğu maden terk edilmişti ve maden işçilerinin yalnızca %10’u adada kalmıştı. 1989’da kalan madenler de tamamen kapatıldı ve adanın gelir kaynağı turizme odaklandı. 28 Ocak 2022’de Japonya Başbakanı Fumio Kişida, Sado Altın Madeni’ni resmî bir UNESCO Dünya Mirası Alanı olarak aday gösterme planlarını duyurdu.
Sado’nun Zengin Kültürel Mirası
Uzakta bir ada olmasına rağmen, Sado’nun benzersiz kültürel öğelerinin çoğu, sınırlarının çok ötesine, yalnızca Japon anakarasına değil, tüm dünyaya yayılmıştır.
Noh Tiyatrosu
1434’de, Zeami adında bir aktör, şogun’un gazabını dile getirdiği için Sado Adası’na sürgün cezasına çarptırıldı. Adadaki zamanını verimli bir şekilde kullanan Zeami, ‘’Noh tiyatrosu’’ sanatını mükemmelleştirmeye devam etti ve günümüzde bu saygıdeğer sahne sanatının babası olarak saygıyla anılıyor. Bununla birlikte, bu derin bağlantıya rağmen, Noh tiyatrosunun gelişimi, Edo Dönemi’nde (1603-1868), Sado’nun ilk temsilcisi Nagayasu Okubo’nun Nara’dan iki oyuncuyu getirmesiyle olmuştur.
Bugün bile, Sado, Japonya’da Noh tiyatrosu söz konusu olduğunda kutsal bir yer olarak görülüyor. Şenlikler, kutlamalar yapıldığı, hatta sadece havanın iyi olduğu zamanlarda bile, adanın dört bir yanında oyunlar düzenleniyor. Günümüzde adada otuzdan fazla Noh sahnesi bulunuyor ve bunlardan sekizinde yılın çeşitli zamanlarında oyunlar düzenlenmeye devam ediyor. Ancak İngilizce kaynaklar yetersiz olduğu için ilk ziyaretinizde bir oyuna denk gelmek zor olabilir. Yine de denemek isterseniz, mayıs ve ekim ayları arasında (ağustos ayı hariç) her ayın başında cumartesi günleri Şiizaki Suva Mabedi’nin, Noh oyunlarına ev sahipliği yaptığını aklınızdan çıkarmayın!
Kodo
Sado’da ortaya çıkan bir başka performansa dayalı miras, dünyaca ünlü taiko davul topluluğu ‘’Kodo’’dur. 1981’deki çıkışlarından bu yana, efsanevi grup 53 ülkede 6.500’den fazla performans sergilemiştir. Dinleyicilere, bizi birbirimize yaklaştırma gayesiyle, hepimizin paylaştığı ortak bağları hatırlatmak için müzik ve sanatı kullanıyorlar. Kodo taiko, ziyaretçiler tarafından, geleneksel yemek çubuğu ve soba yapımı atölyelerinin yanı sıra, taiko davul derslerine de katılabilecekleri Sado Adası Taiko Merkezi’nde ilk elden deneyimlenebilir.
Sado Mutfağı
Sado, nefis bir tazeliğe sahip ve kalitesi nedeniyle tüm Japonya’da aranılan bir lezzet olan yerel pirinci, sake’si, deniz ürünleri ve sığır eti ile çeşitli, canlı mutfak ortamıyla tanınır. Hurma, armut ve incir de adada yetişen nefis tatlara başka örnekledir. Aynı zamanda, kızarmış sarıkuyruklu ton balığı olan ‘’ten-nen burikatsu-don’’, türünün tek örneği olan nefis bir ikramdır! Ek olarak, adada her biri kendi benzersiz karakterine ve demlemesine sahip beş büyük sake fabrikası bulunmaktadır. Buna enfes ‘’YK35’’ sake’si ve bira yapımının başyapıtı olarak kabul edilen ‘’Hokusetsu Shuzo’’ da dâhildir.
Sado Adasında Nereleri Ziyaret Etmeli?
Sado tarihî mekânlara, kültürel kalıntılar ve büyüleyici doğal güzelliklerle doludur. İşte mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerler!
Sado Kinzan Madenleri
Sado madenlerinin oluşturduğu labirentte 400 yıllık tarihe dalın! Edo ve Meiji dönemlerinden kalma bu elle kazılmış tüneller, ziyaretçileri zamanın madencilerinin karşı karşıya kaldığı acımasız koşullara şahit olmalarını sağlamak için özenle korunmuştur. Tüneller, ürkütücü bir şekilde gerçekçi animatronik diorama araçlarıyla, madencilik yöntemlerini canlandırarak o dünyanın derinlerine bir yolculuk yapmanızı sağlar.
Kitazava Yüzdürme Tesisi Harabeleri
Studio Ghibli’nin ‘’Gökteki Kale’’sinden bir yer gibi görünen Kitazava Yüzdüme Tesisi Harabeleri, Japonya’da türünün ilk örneği olan bir cevher işleme tesisinin yosunlu kalıntılarıdır. En parlak döneminde, tesiste her ay 50bin tondan fazla ham cevher işlenirdi ve altını elemek için ‘’yüzdürme’’ adı verilen bir teknik kullanılırdı. Bugün, doğa kendi alanını geri kazandı ve ziyaretçiler kendi Laputa’sıyla fotoğraf çekinebilirler (harabelere girmekten kaçınmanızı öneririz!). Geceleri, harabe manzarası büyüleyici ışıklandırmalar ve periyodik projeksiyon eşlemesi ile zenginleştirilir.
Tarai-bune Tekneleri
Birçoğuna göre Sado’nun en tanınmış simgesi, benzersiz ‘’tarai-bune’’dir. Bu ovüler tekneler, deniz yosunu ve kabuklu deniz ürünleri toplarken sarp kıyılarda gezinmek için kadın dalgıçlar tarafından yüzyıllardır kullanılmaktadır. Tarai-bune kültürü yok olmaya yüz tutmuş olsa da ziyaretçiler hâlâ Ogi Limanı’ndaki Yajima Taiken Koryukan’da gezintiye çıkabilirler.
Shukunegi
Şukunegi, güney Sado sahilinde yaklaşık 100 rustik ahşap evden oluşan göz alıcı bir yerleşim yeridir. Evler yaşlı olmasına rağmen çoğunda 1800’leri ortalarından kalma yerleşimcilerin torunları yaşıyor ve bu da ilçeye derin bir tarihî atmosfer katıyor. Çoğu eski gemilerden ve yük gemilerinden elde edilen ahşaptan yapılmıştır ve günümüzde ziyaretçiler, zamanda geriye gitmenin gerçeküstü hissini tatmak için labirenti andıran geçitlerde özgürce dolaşabilir.
Sado Nishimikawa Altın Parkı
Eski Nişimikava Altın Tozu Madeni’nin bulunduğu yerde bulunan parkta kendi servetinizi kazanın! Aile dostu bu etkinlikte ziyaretçiler, Edo Dönemi’ndeki öncülerin yaptığı şekilde altın tozu eleme deneyimini yaşayabilirler. Bulduğunuz altın tozunu hatıra olarak eve götürebilir veya gösterişli bir anahtarlığa ya da kolyeye dönüştürebilirsiniz.
Toki Orman Parkı
2003 yılında, Japon Tepeli Aynak’ının (Japonca’da ‘’toki’’ olarak bilinir) vahşi doğada neslinin tükendiği ilan edildi. Ancak suni döllenme sayesinde toki popülasyonu yeniden canlandı ve Sado’da onlara ayrılmış bir alan oluşturuldu. Toki Orman Parkı’nda bu muhteşem kuşların görkemine şahit olabilir, müze ve koruma alanında yeniden canlandırılmasının ardındaki olağanüstü emeği keşfedebilirsiniz.
Sado Adası’ndaki Diğer Önemli Noktalar
Özellikle yaz aylarında serinlemek istiyorsanız, Futatsugame Plajı, Sado’nun en ünlü yüzme noktalarından biridir. Kristal berraklığındaki suyu ve büyüleyici manzarasıyla Japonya’nın 100 Deniz Banyosu Noktası’ndan biri seçilmiş ve Michelin Green Guide tarafından iki yıldızla ödüllendirilmiştir. Ayrıca sahil boyunca uzanan canlı bir deniz parkının eşlik ettiği bir dizi çarpıcı sarp kayalıktan oluşan Senkakuvan Körfezi yer alır. Ziyaretçiler, uçurumun tepesinden veya sahil boyunca tekne turu ile manzaranın keyfini çıkarabilirler.
Onogame, pastoral bir şiiri andıran çimenli tarlalarla çevrili, denize doğru çıkıntı yapan 167 metre yüksekliğinde, kaplumbağa şeklinde bir kayadır. Mayıs sonundan Haziran ayının başına kadar, parlak turuncu çiçekler bölgeyi kaplar ve büyüleyici bir manzarayı gözler önüne serer.
Myosenji Tapınağı, kurucusu Sado’ya sürgün edilmiş Niçiren Budizmi ile derin bir bağa sahiptir. Aynı zamanda Niigata Eyaleti’ndeki tek beş katlı pagodaya ve bir zamanlar Sado vali yardımcısının ikametgâhı olarak hizmet veren rustik, sade tapınak alanlarına sahiptir.
Sado Adası’na Ulaşım
Niigata anakarasının yaklaşık 50 kilometre açığında bulunan Sado Adası’na tüm yıl boyunca Niigata’dan veya Naoetsu’dan feribot ile erişilebilir. Sado’ya yolculuk, Niigata Şehri’nden yaklaşık iki buçuk saat sürer ve Sado Kisen aracılığıyla çevrim içi olarak rezervasyon yapılabilir. Arabalı feribot Niigata’dan 19.30’a kadar yaklaşık her üç saatte bir hareket eder. Ancak saatler düzenli olarak değiştiği için resmi zaman çizelgesini öncesinden kontrol etmek yararınıza olacaktır. Bilet fiyatları saate, sezona, sınıfa ve vapur tipine göre değişir ve takip edilebilir.
Arabalı feribotun yanı sıra, yüksek hızından dolayı genellikle ‘’deniz uçağı’’ olarak adlandırılan ‘’jetfoil’’ de kullanılabilir. Arabalı feribottan biraz daha pahalı olsa da jetfoil, Niigata ile Sado arasındaki yolculuk süresini 65 dakikaya düşürebilir.
Bununla birlikte, adada kapsamlı toplu taşıma olmadığından, çoğu kişi Sado’yu arabalı feribotla kendi imkânlarıyla gezmeyi tercih ediyor. Sado şaşırtıcı bir derecede büyük bir ada, yaklaşık olarak Singapur büyüklüğünde ve Tokyo’nun 23 mahallesinden daha büyük. Bu yüzden araba en uygun ulaşım yöntemi olacaktır. Araba kullanmıyorsanız tur otobüsleri, bisikletler, taksiler ve halk otobüsleri gibi birçok farklı seçenek de bulunmakta. Ancak, bir programa uymaya çalışıyorsanız, çoğu otobüs en fazla saatte bir geçtiği için yalnızca toplu taşıma kullanarak bu planı gerçekleştirmek zor olabilir.
Sado’nun Çeşitli Harikalarının Tadını Çıkarın!
Çalkantılı geçmişine rağmen Sado artık bir dinlenme, macera ve keşif cennetidir. Alışılmışın biraz dışında olmasına rağmen, derin tarihi, eşsiz kültürü ve muhteşem mutfağının vadettikleri, daha az bilinen bir Japonya arayışı içinde olanlar için anakaradan ayrılan gezginleri cezbetmeye devam ediyor!
Etiket:japon noh tiyatrosu, japonya, japonya adası, noh tiyatro, noh tiyatrosu, sado
1 Yorum
Keşke ben de bir gün buralara gidebilsem, harika bir yazı olmuş. Eline sağlık.