Japon sporları
Siz de düzenli spor yapmak isteyip de bir türlü düzeni tutturamayanlardan mısınız? Genelde spor yaptıktan sonra temiz kanın akışını vücutta hissederek gaza gelip; ‘bundan sonra her sabah spor yapacağıııım!’ diye kendimize söz veririz. Ama ertesi sabah ‘her sabah olmasa da olur canıııım, iki güne bir de benim işimi görür’ deyip yataktan kalkamayız bi türlü… Ve ertesi gün… Ve ertesi gün… Tembeliz vesselam 😀 Tabii genelleme yapmak gibi olmasın şimdi, düzenli spor yapabilenler de vardır elbet 😛
Peki çalışkan Japonlar hangi sporlarla ilgililer? Geleneksel sporları neler? Bu bölümümüzde buna değinelim, bakalım neler öğreneceğiz.. =)
Modern Sporlar
Tsubasa’ya rağmen Japonya’da en popüler seyircili spor beyzboldur. 6’sı Merkez Ligi’nde, 6’sı Pasifik Ligi’nde olmak üzere toplam 12 adet profesyonel beysbol takımı vardır. Büyük Beysbol Ligi’nde oynamak isteyen pek çok Japon oyuncu ABD’ye gitmektedir. En ünlüleri ise; Ichiro Suzuki ve Hideki Matsui imiş.
Eee Tsubasa boş yere yapılmadı elbette; Japonya’nın profesyonel futbol ligi olan J.Ligi 1993’te kurulmuştur. Öncesinde ismi Japonya Birinci Futbol Ligi imiş. 2002 yılında ise Japonya; Kore ile bilirlikte 2002 FIFA Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmıştır. Hidetoshi Nakata ve Shunsuke Nakamura gibi futbolcular Avrupa Ligi’nde oynamışlardır.
Bunların dışında; kayak, snowboard ve buz pateni de popüler sporlardandır. Honshu ve Hokkaido dağlarındaki kayak merkezleri kayak meraklılarının en çok tercih ettiği yerlerdendir. Tenis, voleybol ve diğer modern sporlar da Japonların yaptığı sporlar arasındadır.
Japonlar, bir yandan bu modern sporlarla ilgiliyken bir yandan da geçmişi yıllar yıllar öncesine dayanan geleneksel sporları-aslında bir sanat, yaşam felsefesi demek daha doğru kaçar. Dünyada oldukça popülerdir. Şimdi biraz daha ayrıntılı olarak şu geleneksel savunma sporlarından bahsedelim;
Judo ( 柔道 )
Judo *Jujutsu’dan geliştirilmiş ve temelleri 1882’de matematik öğretmeni olan Kano Jigaro tarafından atılmıştır. Kelime olarak ‘nazik yol’ anlamına gelen ve kaldıraç ilkesine dayanan judoda rakibi yenebilmenin yolu, mukavemet avantajını elde edebilmek yani rakibin gücünü kendi lehine kullanabilmektir. Judo ilk kez 1964’te Olimpiyat Oyunları’nda resmen spor dalı olarak kabul edilmiştir. Judoda maç ayakta; tachi-waza ve yerde; ne-waza olmak üzere 2 aşamadır. Ayakta mücadelede rakip yere düşürülmeye çalışılır. Yer safhasında ise rakibi belirlenen sürede yerde sabit tutarak puan kazanılır. Rakibi ayaktayken yere atıp yerde 25 saniye sabit tutulursa tam puan; ippon alınarak maç kazanılır. Judo fırlatma; nage-waza, yakalama; katame-waza ve vuruş teknikleri; atemi-waza olmak üzere 3 teknikten oluşur.
Jujutsu: yumuşaklık tekniği anlamına gelen geleneksel Japon savaş sanatı.
Aikido ( 合気道 )
Aikido; *Aiki jujutsu’dan geliştirilmiştir ve 1900’lü yıllarının başında Morehei Ueshiba (Osensei) tarafından günümüz Aikido’su oluşturulmuştur. Kelime anlamı olarak; ai: uyum, ki: yaşam enerjisi-ruhu, do: yol yani toparlarsak; yaşam enerjisinin(ruhun) uyum yolu denilebilir. Aiki felsefesine göre; kişinin evrenle uyum içerisinde yaşamalıdır. Sevgi, barış ve uyumun olabilmesi için uyumsuz saldırgan düşünceler def edilmelidir. Uyumu bozmamak için saldırgan kişilere güç kullanarak cevap verilmemelidir. Bu nedenle Aikido saldırı amaçlı değildir. Rakibinize karşı koymadan onun gücünden yararlanmak gerekir. Aikido çok etkili bir savunma sanatıdır. Rakibin atak yapmasıyla başlar ve doğru zamanda doğru hamlenin yapılmasıyla 2-3 saniyede rakip etkisiz hale getirilir. Aikido teknikleri ile tüm fiziksel saldırı şekillerine karşı konulabilir. Aikido’nun felsefesi gereği bir yarışma ya da turnuva düzenlemez. Çünkü rekabetin olduğu yerde huzur ve uyumdan söz edilemez. Aikido’da kişinin en büyük rakibi kendisidir. Bu nedenle siyah kuşak eğitimin tamamlandığı nokta değil yeni başladığı nokta olarak kabul edilir.
Aiki jujutsu 10.yy’da Japonya’da ortaya çıkmıştır.
Aikido bana ‘ying yang’ felsefesini anımsattı. Büyük ihtimal bağlantıdır. Ama felsefesi etkileyiciymiş gerçekten.. Japonların bu savaş felsefelerine hayranım zaten.. =)
Karate-do ( 空手道 )
Karate-do; Okinawalıların Çin savunma sanatlarının etkisiyle şekillendirdikleri ‘TE’ isimli savunma sisteminin geliştirilmesiyle ortaya çıkmıştır. 1477’de silah taşımanın yasaklanması sonucu TE çalışmalarına ağırlık verilmiş ve Karate-do bu dönemde Samuraylar arasında gizlilik ve anlatım yoluyla çalışılmıştır. Kelime olarak; kara: boş, te: el, do: yol yani toparlarsak; Silahsız(boş) elin yolu anlamına gelmektedir. Burada geçen boş kelimesinin uzak doğu felsefesine dayanarak boş zihin olarak tanımlamak daha doğrudur. Karate-do da zihinsel güç ile fiziksel gücün birleştirilmesi gerekir. İdmanlarda uygulanan fiziksel tekniklerin amacı, daha önce zihinde oluşturulmuş düşüncelerin saf ifadesini ortaya çıkartmaktır. Karate çalışmasında temel 3 bölüm vardır; Kihon: temel teknikler tek tek öğrenilir, Kata: teknikler belli sıra ve düzende uygulanması yapılır ve Kumite: dövüş alıştırmasıdır. Her bölümün tekniklerinde kişi refleks haline gelene kadar çalışması gerekir.
Tokyo’daki Japon Karate Birliği’ni ziyaret edip ve öğrenciler ve ustaları çalışma ortamlarında izleme fırsatımız varmış gençler bilginizee!
Kendo ( 剣道 )
Kendo temeli *kenjutsu’dan gelişmiş Japon eskrimidir. Kelime olarak; ken: kılıç, do: yol olmak üzere ‘kılıç yolu’ anlamına gelmektedir. Kökenleri samurayların esas silahı olan katananın kullanımına dayanır. 16.yy Feodal Japonya’sında ülkedeki iç savaşlar nedeniyle kılıç teknikleri ucunda ölüm olsa da öğrenilmekteydi. Kılıç sanatının o zamanki amacı rakibi en etkin şekilde öldürmekti. Samuraylar genelde tahta kılıçla çalışarak tekniklerini geliştirirlerdi. Bu dönem sonucunda kılıç kullanımındaki temel teknikler ‘kata’ ; kendonun esas aldığı teknikler ortaya çıktı. Kendo çalışırken; bambu kılıç (shinai) ve zırh (bogu) kullanılır. Kendo, fiziksel gücün yanında zihinsel ve ruhsal gücün de kullanımını ve gelişimini amaçlamaktadır.
Kenjutsu: Japon kılıcı(katana) kullanımında uzmanlaştığı geleneksel Japon savaş sanatlarındandır.
Dünya Kendo Federasyonu kurulduğu günden beri her üç yılda bir Dünya Kendo Şampiyonası (WKC) organize edilmekteymiş. En son Mayıs 2012 İtalya’da kendo şampiyonası düzenlenmiş.
Kyudo ( 弓道 )
Geçmişi çok eskilere dayanan Japon savaş sanatlarından olan bir okçuluk sporudur. Kelime olarak okun yolu anlamına gelmektedir. Japonya’da birçok kyudo okulu vardır, en ünlü olanları Ogasawara, Heiki ve Honda’dır. At üzerinde ok atma bugün bile bazı festivallerin parçası halindedir. Okçular ellerine geyik derisinden yapılmış eldiven ve ayaklarına geleneksel Japon çorabı olan ‘tabi’den oluşan geleneksel bir kıyafet giyerler. Kullanılan yayın boyu ise 2.21 metredir.
Sumo ( 相樸 )
Japonya’nın milli sporu olan sumo 1500 yılı aşkın bir geçmişe sahiptir. Zamanında verimli hasata olan teşekkürü ifade eden sumo; halen birçok törensel hareketi barındırır. Saçlarını eski savaşçılar gibi yapan rikishi (sumo güreşçisi), sadece özel bir ipek kemer giyer ve boş ellerini kullanarak mücadele eder. Rikishilerin kiloları çoğunlukla 100 – 200 kg arasındadır. Ayakları dışında vücutlarının herhangi bir yeri yere değene kadar ya da 4,5m çapı olan dohyo (içinde mücadele edilen halka) dışına çıkana kadar mücadele devam eder. Kuralları basit olsa da 80 ayrı kazanma yolu olan tekniği zordur. Kendine ait bir terminolojisi vardır. Ocak, Mayıs ve Eylül aylarında Tokyo’da, Mart ayında Osaka’da, Temmuz ayında Nagoya’da ve Kasım ayında Fukuoka’da olmak üzere yılda her biri 15’er gün süren toplam 6 sumo güreşi turnuvası düzenlenir.
Etiket:aikido, Japon Kültür, japon sporları, judo, karate, kendo, kyudo, sumo