Japon dinlerine giriş
Japon Dinleri’ni bilmek niçin önemlidir? Bize ne onların dinlerinden, biz kendi dinimizi zor biliyoruz! Şimdi böyle diyenleri azarlamak istiyorum arkadaşlar. Bir toplumun kültürü demek o toplumun dini demektir. O dini bildiğiniz takdirde toplumun kültürünü de %75 kavramışsınız demektir, geri kalan %25 ise gelenek ve göreneklerdir (gelenek ve göreneklerde nitekim dinden oldukça etkilenen unsurlardır). Bir de şu noktaya değinmeden geçemeyeceğim. Başka toplumların dini hakkında fikir sahibi olduğunuzda aslında çeşitli şeylerin de farkına varmış oluyorsunuz. Burada ayrımclık kesinlikle yapmıyorum bunu biliyorsunuz, ilk defa yazı yazmama rağmen. Mesela bir Hindu, Hristiyan, Yahudi, Müslüman, herhangi bir dine mensup biri, kendi inanışı dışındaki inanışlar hakkında bilgi öğrendiğinde kendi dininin farkına biraz da olsa varır. Demek istediğim siz Hinduizm’i araştırdığınızda, “Aaa bak bunlarda varmış” dersiniz bazı şeylerin farkına varırsınız. Bazı şeylerin kıymetini anlarsınız. Neyse şimdi yazıma tam olarak başlıyayım arkadaşlar. Biraz din felsefecisi gibi konuştum mazur görün.
Japon Dinleri hakkında teker teker bilgi vermeden önce, bu dinlere giriş mahiyetinde bir tanımlama yapmak gerekir. Çünkü Japon Dinleri basit görünmesine rağmen biraz kafa karıştırabilen unsurlar barındırır. Bu yüzden ilk olarak ufak bir giriş yazmayı düşündüm. Sonraki yazılarımda Japon Dinlerini teker teker açıklamaya çalışacağım.
Japonya, içinde bulundurduğu çeşitli inançların etkisiyle kültürel farklılıklara sahip bir ülkedir. Bu inançlar kendi karakteristik özelliklerini Japon toplumu içerisinde koruyamamış, tam tersine Japon kültürüne adapte olmuştur. İşte asıl mesele burada ortaya çıkmaktadır.
Japonya, bir ada ülkesidir. Ada ülkesi olması sebebiyle çeşitli gelişmelerden, kültür ve inançlar arası etkileşimlerden ilk başlarda uzak kalmıştır. Bu unsur doğal olarak toplumda çeşitli inanışların şekillenmesinde büyük bir etki bırakmıştır. Japonların geçmişten günümüze kadar ki olan dinlerini şöyle aktarabiliriz: Şamanizm, Konfüçyanizm, Taoizm, Budizm, Şintoizm ve Hristiyanlık. Burada detaylı açıklayacağımız dinler Budizm ve Şintoizm’dir. Çünkü bu dinler Japon kültürüne yön veren asıl unsurlardır. Konfüçyanizm, Taoizm ve Şamanizm ise Budizm ve Şintoizm’i oldukça etkilemiştir, bu yüzden Budizm ve Şintoizm dışındaki dinleri kısa bir şekilde bu yazımızda açıklayacağız. Hristiyanlığa gelirsek eğer, 16. yy’da Portekizli denizciler tarafından Japonya’ya gelmiştir. Japonya’da Hristiyanlık üzerine de ileride bir yazı yazabilirim. Şimdi ise Şamanizm açıklayalım.
Şamanizm
Şamanizm, genellikle Asya da özellikle Kafkasya’da inanılan eski bir inanıştır. Halen az da olsa mensupları mevcuttur. Bu dini açıklamak için temelde yatan şaman unsuruna değinmek gerekmektedir. İlkel kabilelerde dini ayin ve törenler ile uğraşan büyücüler ve hekimler vardır. Bunlar dışında, çoğu zaman kendinden geçerek ruhlar âlemine aracılık yapmaya yetenekli sayılan kimseler de bulunur. Bunlara şaman adı verilir. Şaman, manaya (doğaüstü güç) sahiptir, büyüsel gücü vardır, tanrılar ile insanlar arasında bir nevi aracılık yapmaktadır. Ayrıca şaman, ruhlar tarafından seçilmiştir ve ruhları hâkimiyeti altına alabilmektedir. Kısacası Şamanizm’de din adamı şamandır, ancak şaman diğer dinlerdeki din adamı konumunda değildir, adeta ruhsal bir kişi konumundadır. Şaman, çeşitli kıyafetler giyerek kötü ruhları kovar, iyi ruhları davet eder. Bu ise şamanı toplumda yüksek bir konuma çıkarmıştır.
Şaman, cehenneme, cennete, ruhlar alemine ve yer altı dünyasına yolculuk edebilir. Buralara yolculuk edebilmek ve ruhlarla temas sağlayabilmek için bir nevi vecd (yani kendinden geçer) haline girer. Vecd halinde şamanın, ruhlarla görüştüğü yahut ruh alemine gittiğine inanılır. Hatta şaman olacak kişilerin, küçük yaşta sürekli sara nöbeti geçiren kişilerden seçildiği kaynaklarda geçmektedir.
Şamanizm, şaman çevresinde şekillenmiş bir din olup, doğaya oldukça saygı gösteren bir inanıştır. Bu inanç mensupları hayvanlara, bitkilere, taşlara, dağlara ve bütün tabiat olaylarına kutsallık atfederler. Çünkü onlara göre bu unsurlar iyi ve kötü ruhlar tarafından yapılmaktadır.
Şamanizm hakkında bu kadar bilgi vermenin yeterli olacağı kanaatindeyim. Çünkü ileride yazmayı düşündüğüm bir yazıda Ainular’a değineceğim. Ainular oldukça ilgi çekici bir topluluktur. Bu topluluğun inancında Şamanizm ve ayı kültünün (ayıları kutsallaştırma, bir nevi tapma) vaz geçilmez bir yeri vardır. Şimdilik bu konuya girmeyeceğim.
Şamanizm’in ne olduğunu az çok anladık. Aslında diğer Japon inançlarını anlamada temel atmış olduk. Şimdi ise Konfüçyanizm ile Taoizm hakkında bilgi verip yazımı bitirmek istiyorum.
Konfüçyanizm ve Taoizm
“Konfüçyanizm’in kurucusu Konfüçyus’tur.” Bu ifade oldukça yanlıştır. Mesela “Budizm’in kurucusu Buda’dır”, “Taoizm’in kurucusu Lao Tzu’dur” demek yanlıştır. Tekrar azarlıyorum bu ifadeleri kullananları. Siz de bana destek veriyorsunuz değil mi? Evet veriyorsunuz hissediyorum. Nitekim bu şahsiyetler “Hadi ben kalkayım da bir din kurayım” dememiştir. Bunların geliştirdiği felsefî sistemler zamanla saygı görüp, kutsallaşmış ve din haline gelmişlerdir. Bu tür ifadeleri kullananları azarladıktan sonra gelelim konumuza.
Konfüçyus, M.Ö. 551 yılında Lu Beyliği’nde dünyaya gelmiş, M.Ö. 479’da vefat etmiştir. Halkın çektiği sıkıntıları gören Konfüçyus, bu sıkıntıların giderilebilmesi için çareler aramıştır. Amacı, yanında çalışabileceği bir yönetici bulmak ve düşüncelerini uygulamaktır. Yaşamı boyunca bunun için oldukça çaba harcamıştır. 50 yaşlarında Lu Beyliği’nde üst kademede bir göreve atanmış, yaklaşık 1 yıl sonra ise “vezir vekili” olmuştur. Düşüncelerini ve kendi oluşturduğu felsefeyi halka duyurmaya çalışmış, beylikten kovulduktan sonra ise binlerce öğrenci yetiştirmiş ve felsefesini yaymaya gayret göstermiştir.
Konfüçyanizm, Çin’i Çin yapan bir dindir (tekerleme gibi oldu J). Konfüçyus, ahlakı, okumayı, toplumu kurtaracak kişilerin bilgili kimselerden oluşabileceğini vurgulamış; Tao ise wu wei (hiçbir şey yapmamayı), eylemsizliği, doğaya bir çivi çakılarak bile zarar verilemeyeceğini vurgulamıştır. Bu iki şahısın aynı dönemde yaşadığını söyleyen kaynaklarda mevcuttur. Hatta Tao ile Konfüçyus’un birbirleri arasında hoca-talebe ilişkisi olduğunu da kaynaklar söylemektedir.
Gelelim asıl konumuza Şamanizm, Konfüçyanizm, Taoizm… Bunlar nasıl Japonya’ya gelmiştir? Yoksa çok eskiden beri var mıydılar? Bu soruları şöyle cevaplayalım. Konfüçyanizm ve Taoizm Çin’de yer alan inanç sistemleridir. Doğal olarak Çin’den Kore aracılığıyla Japonya’ya geçmesi muhtemeldir. Nitekim Kore’de Konfüçyanizm, Şamanizm ve Budizm inançları vardır. Kore’den Japonya’ya bu inançların ulaşması mümkündür. Çünkü Budizm, Çin’den Kore aracılığı ile Japonya’ya gelmiştir. O halde Konfüçyanizm, Şamanizm ve Taoizm az da olsa Japonlar tarafından kabul edilmektedir (sizce de tezimi güzel savunmadım mı? J).
Şamanizm, Konfüçyanizm ve Taoizm inançlarını kısa bir şekilde açıklamaya çalıştım. Bu inançlara az da olsa da Japonlar tarafından kabul ediliyor. Bunları açıklamamın sebebi ileride anlatacağım Şintoizm ve Budizm yazılarının daha kolay anlaşılmasıdır.
Son olarak arkadaşlar, biraz uzun ve sıkıcı bir yazı oldu. Nitekim bir yazının giriş kısmı daima sıkıcıdır, ama konuyu anlayabilmek açısından önemlidir. Sonraki yazılarım Japon kültürü-din şeklinde olacak. Yani Japon kültürü-Şinto, Japon kültürü-Budizm gibi. Bu sizin zevkle okumanız açısından daha iyi olacaktır. Hatta önerileriniz çerçevesince anime-din ilişkisi bağlamında da yazı yazarım tabi alanı biraz daraltmak gerek. Mesela “Ruhların Kaçışı ve Şintoizm” hakkında yazı da yazılabilir. Tamamen size kalmış bir şey. Sizin önerileriniz beni yönlendirecek. Ama Şintoizm ve Budizm’i açıklamak zorundayım. Nitekim Budizm oldukça uzun. Bu inanışları size sıkmayan ve eğlenceli bir şekilde anlatmaya özen göstereceğim. Amacımız Japon kültürünü daha iyi anlayabilmek. Sorularınız olursa eğer, bana sorabilirsiniz özelden ya da buradan. Bu arada belki merak edenler olmuştur, Ankara Üniversitesi’nde Dinler Tarihi öğrencisiyim. Görüşmek üzere…
KAYNAKLAR
Bülent Okay, Konfüçyus, (İstanbul: Okyanus Yayınları, 2004)
Mihaly Hoppal, Avrasya’da Şamanlar, terc. Bülent Bayram (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2012)
Abdurrahman Küçük, Günay Tümer, Mehmet Alparslan Küçük, Dinler Tarihi, (Ankara: Berikan Yayınları, 2011)