Japon bahçeleri
Japon bahçeleri birçok tarzda düzenlenebilmektedir. Ancak temel bir gruplandırma yapılırsa bunlar dört ana tarza ayrılmakta ve üç farklı biçimde uygulanmaktadır.
Kaya bahçeleri (Karensansui)
Japon bahçelerinin en çok bilinen türü olan kaya bahçeleri, Japon bahçesi denildiğinde akla ilk gelen bahçeler olmaktadırlar. Genelde bu tür bahçelerde birkaç tane önemli kaya olmakta ve bunlar verilmek istenen anlama göre dizilmektedirler. Bu kayaların etrafı, beyaz kum tabakası ile çevrilmiş olup, kum yüzeyi üzerinde özel ahşap bir tarakla çeşitli desenler uygulanmaktadır.
Tarakla düzeltilmiş olan çakıllar genelde suyu, üzerlerinde yosunlarıyla birlikte yer alan taşlar ise adaları temsil etmektedir. Bu tür bahçeler, yarattıkları meditasyona elverişli huzurlu ortam nedeniyle genelde Zen Bahçeleri olarak da anılmaktadır. Japonya’da genelde bu tür bahçe örneklerine tapınaklar ve manastır bahçelerinde rastlanmaktadır.
Tepe ve göletlerden oluşan gezinti bahçeleri
Heian döneminde bu tür bahçeler, gölette kayık üzerinden seyretmek amacıyla yapılırken, Edo döneminde içinde gezinti yapma amacıyla tasarlanmaya başlamışlardır. Bu bahçeler içerisindeki yürüyüş yolları ve manzara noktaları oldukça dikkatli bir şekilde planlanmaktadır.
Düz bahçeler
Düz bahçeler kuru bahçelerden gelişmiş bahçelerdir. Genelde tapınakların veya köşklerin ön tarafında bulunan ve bu yapıların veranda kısımlarından izlenebilecek şekilde tasarlanmışlardır. Sıklıkla kum ve kayalardan oluşan bir alana sahiptirler, bu elemanların yanı sıra ağaçlar, küçük çalılar da bitkisel elemanlar olarak bu bahçelerde yerlerini alırlar. Çalılar büyük tepeleri ve dağları anımsatacak şekilde budanırlar.
Çay Bahçeleri
Çay bahçeleri, çay seremonisine gelen misafirleri bir nevi bu seremoniye hazırlamak için yapılmaktadır. Bu tür bahçeler her zaman sade bir şekilde tasarlanır. Çay seremonisine gelen misafirler günlük hayatın kargaşasından bir anda kendilerini çay bahçesinde yaratılan huzurlu ortamın içerisinde bulurlar. Kapıdan girdikten sonra yürüyüş yolu kendilerini önce bir bekleme mekanına yönlendirir. Misafirler daha sonra başka bir iç bahçeye geçerek, çay evine girmeden önce burada ellerini yıkarlar.
Daha önce de bahsedildiği üzere Japon bahçelerini biçimsel olarak da gruplara ayırmak mümkündür. Bu açıdan bakıldığında Japon bahçeleri üçe ayrılmaktadırlar:
- Formal (Shin)
- Orta formallikte (Gyo)
- İnformal / sade (So)
Genelde bir tapınak ya da saray bahçesi formal düzende tasarlanırken, çay bahçeleri daima sade bir biçimde düzenlenmektedirler.
Japon bahçelerinde kullanılan tasarım elemanları
Japon bahçe sanatının en temel unsurlarından biri sembolizmdir. Japonlar sembolizmi kullanarak birçok doğa manzarasını küçük bahçelerde tasvir edebilmişlerdir. Buna bağlı olarak Japon bahçelerindeki her elemanın bir anlamı olduğundan, hiçbir eleman gelişigüzel yerleştirilemez. Bunlardan birinin yokluğu ile bahçenin ifade etmek istediği anlam tamamen değişir.
Su, Japon bahçelerinde her zaman kullanılan bir tasarım öğesidir. Kimi zaman gölet şeklinde, kimi zaman küçük bir dere şeklinde, kimi zamansa kuru taş bahçelerinde beyaz kumla temsil edilerek bu bahçelerdeki yerini almaktadır. Budizm sembolizmine göre, birbirini tamamlayan ve birbirine karşıt iki eleman olarak su ve taş, yin-yang’ı oluşturmaktadırlar. Göller içerisinde bulundukları bahçeye göre buzul ve krater göllerini veya Çin Okyanusu’nu temsil etmektedirler.
Şelaleler veya akarsuların Japon bahçelerinde büyük bir önemi vardır, Japon dağlarındaki akarsuların ve çağlayanların birer minyatür versiyonlarını temsil ederler. Akarsuların aynı zamanda Japon bahçe sanatındaki anlamları Budizm inancına dayanmaktadır. Bu inanç sisteminde dağlardan çıkarak göle veya denize akan su, insanın doğum ile ölümü arasındaki yaşamını temsil etmektedir. Suyun içerisinde akıp geçtiği kayalar ise hayattaki zorluklar olarak kabul edilir. Su bazen düz bahçelerde yosun kaplı küçük bir taştan fışkırır ve küçük bir akarsuyun başlangıcını temsil eder. 11. yüzyılda yazılmış olan Sakuteiki isimli Japon bahçelerini anlatan kitaptaki inanca göre; suyun doğudan veya güneydoğudan batıya doğru akması gerekmektedir. Bu şekilde akan su beraberinde kötülüğü de götürecek ve bu sayede ev sahibinin sağlıklı ve uzun bir ömrü olacaktır. Yine aynı kitaba göre, suyun kuzeyden güneye doğru akması yani Budizm inancına göre sudan ateşe doğru gidiş de yine ying-yang’ı temsil etmektedir ve bunun da iyi şans getireceğine inanılmaktadır.
Japon bahçelerindeki bir diğer önemli eleman ise adalardır. Bu ada şekilleri kendi içlerinde tepe adası, düz arazi adaları, orman adası, kıyıları kayalık adalar vb gruplara ayrılmaktadırlar. Bazıları ormanla kaplı adaları temsil ederken, bazıları ise sudan yükselen dağ formasyonları şeklinde düzenlenmektedir. Yine mitolojik anlamlarına göre kaplumbağa veya turna şekillerinde olabilmektedirler.
Turna şeklinde olan adalar aşağıdaki gibi oluyor.
Kaya, çakıl ve kumlar da Japon bahçelerinin ana tasarım öğelerinden sayılmaktadırlar. Kayalar bahçe içerisinde belirli bir düzene göre yerleştirilmektedirler. Ana kaya olarak uzun ve dikey bir taş, düzenlemenin arka kısmında kalacak şekilde yerleştirilir. Çin ve Japon kültürlerinde tek sayılar uğurlu sayıldığı için bahçe içerisindeki kayalar da buna uygun bir şekilde gruplar halinde kullanırlar. Şinto inancına göre kayaların tanrıların ruhunu taşıdığına ve içerisinde potansiyel bir güç taşıdığına inanılmaktadır. Budizm etkisi altında kalmış Japon bahçelerinde ise kayalar genelde Çin’deki Horai ve Hiei adındaki dağlar ve üçlü Budizm’i temsil etmektedir.
Yapılarına ve renklerine bağlı olarak her kayanın farklı bir anlamı vardır. Dağları, adaları, bazen hayvanları bile temsil edebilmektedirler.
Çakıl ve kum, özellikle kuru bahçelerde çok kullanılan elemanlardır. Genelde suyu veya kumsalı temsil etmek için kullanılırlar. Çakıla tırmık ile şekil verilmesi ile suyun hareket hissi yansıtılmaya çalışılır. Bu tırmıkla desen verme işlemi estetik değerden başka zen rahipleri için bir meditasyon egzersizi fonksiyonu da taşımaktadır.
Japon bahçelerinde köprüler ilk kez Heian devrinde kullanılmıştır. Ahşap veya taş malzemelerden yapılan köprüler düz veya kemer şeklinde olabilmektedir. Bu köprülerin isimleri malzemelerine ve biçimlerine göre değişmektedir. Japon bahçe sanatında kullanılan köprüler taş köprü (Ishibashi), eğik köprü (Soribashi), toprak köprü (Dobashi), gizli köprü (Nozokibashi), ay görünümlü köprü (Engetsukyou), düz köprü (Hirahashi) ve zigzaglı köprüdür (Yatsuhashi). Köprü eğer bir tapınak bahçesi içerisinde bulunuyorsa o zaman kırmızı renge boyanır, ancak bunun dışındaki diğer Japon bahçelerindeki köprüler genelde boyanmazlar.
Taş fenerlerin tarihi Nara ve Heian devirlerine uzanmaktadır. Aslen, sadece Budist tapınaklarında yolları ve tapınağa girişi vurgulamak için kullanılmakta olan bu fenerler, Momoyama döneminde çay bahçelerinin ortaya çıkmasıyla beraber Japon bahçelerine girmiştir. Bu tarihten sonra da dekorasyon amacı ile kullanılmaya devam edilmişlerdir.
Japon bahçelerinde kullanılan bahçe pagodaları, asıl pagodaları temsilen minyatürize edilerek kullanılmaktadırlar. Özellikle çay bahçelerinde su çanaklarının kullanımı çok yaygındır. Misafirler bunu sembolik anlamda Budizm’de çay seremonisinin kaynağını hatırlatan arınma için kullanırlar. Japon bahçelerinde ilk kez çay evlerine ait giriş bahçelerinde kullanılmışlardır. Japon geleneklerine göre, bahçeye gelen misafirlerin çay evine girmeden önce ağızlarını ve ellerini yıkamaları ev sahibine saygıyı temsil etmektedir.
Geyik korkulukları ise, su teknesi ile birleştirilmiş basit bir bambu çubuğundan oluşturulmuştur. Su ağırlığı nedeniyle bambu çubuğundan bir taş üzerinde düşmekte ve bambunun taşa çarpması ile ses çıkmaktadır. Bambu tekrar kalkar ve bu şekilde hareket devam eder.
Patikalar; çay törenlerine gelen misafirlerin uzun giysilerini ve ayaklarını çamurdan korumak ve kaygan yosun üzerindeki yürüyüşlerde oluşabilecek tehlikeleri önlemek amaçlı tasarlanmıştır. Taşların asimetrik dizimi bahçenin doğallığını ortaya çıkarmaktadır.
Japon bahçe sanatında bütün bitkiler, temel estetik prensipler göz önüne alınarak seçilmekte ve sonbahardaki renkleri göz önüne alınarak dikkatlice yerleştirilmektedir. Formal çiçek parteri kullanımı modern bahçelerde yayın olarak görülse de geleneksel bahçelerde oldukça nadirdir. Budist öğretilere göre kutsal kabul edilen nilüfer bitkisi veya uzun yaşamı simgeleyen çam bitkisi gibi bazı bitkiler dini anlamlarından dolayı tercih edilmektedirler. Çam kullanımı türe göre değişiklik göstermektedir. Bu bahçelerde iki tür çam ağacı vardır. Pinus densiflora (Japon kırmızı çamı) kadını temsil ederken, Pinus thunbergii (Japon siyah çamı) erkeği temsil etmektedir. Pinus parviflora ise sonsuz uzayı temsil etmek için kullanılmıştır.
Çam ağaçlarının yanı sıra meyve ağaçları ile akçaağaçlar da Japon bahçe sanatında kullanılmaktadır. Japonya’da erik ağacı (Prunus mume, Prunus serrulata) çiçekleri baharı müjdelemektedir. Bu dönemlerde ülke genelinde festivaller düzenlenmektedir. Bazen yağmur damlalarının sesini işitmek için binaya yakın yerlere büyük yapraklı palmiyeler konulabilmektedir.
Yosun bitkisi de Japon bahçelerindeki önemli bitkisel elemanlardan birisidir. Sembolik olarak yosun, insanların tepelerde bulunan yeşili hissetmeleri ve kayalarla güzel bir zıtlık oluşturması amacıyla tasarlanmaktadır. Bambu bitkisi ise güçlülük ve esnekliği ile ilişkilendirilmektedir.
Japon bahçelerindeki ağaçlar, bahçedeki diğer görsel değerleri kapamamaları ve çekici manzaralar yaratmak için dikkatli bir şekilde budanmaktadırlar. Büyümeleri de Niwaki denilen bir teknik ile kontrol edilmektedir. Bu teknik ağaçlara daha ilginç şekiller verilmesine ve bu vesileyle ağaçların olduklarından daha yaşlı gözükmesine imkan sağlamaktadır.
Japon bahçelerinde en çok kullanılan bitki türleri açelya, kamelya, meşe ağacı, Japon kayısı ağacı, kiraz ağacı, akçaağaç türleri, söğüt ağacı, mabet ağacı, servi türleri, sedir türleri, çam türleri ve bambudur.
Çin bahçelerinin etkisiyle Japon bahçelerine geçen bir tasarım elemanı da balıklardır. Koi cinsi balıklara birçok Japon bahçesinde yer verilmektedir.
Sonuç olarak gerek tarihsel değerleri ile gerekse karakteristik özellikleri ile Japon bahçeleri, diğer bahçe sanatları arasında farklı bir yere sahiptir. Doğallığın, doğaya saygının ön planda olmasıyla, Budizm, Şintoizm ile Taoizm dinlerinin etkileri ile birlikte içerdiği manevi değerlerle ve kullandığı sembolik dil ile Japon bahçe sanatının özüne uygun olarak korunması ve yaşatılması önemlidir.
Bahçe tasarımında sadece Japon bahçelerine has olan elemanların ve çizgilerin kullanılması, o bahçeyi bir Japon bahçesi yapmaya yetmemektedir. Bu sanatı doğayla ilişki kurmak, doğayı anlamak için icra etmeli ve tasarım sürecinde kullanılacak olan elemanları bir kompozisyon çerçevesinde manalarına uygun olarak yerleştirmeye özen gösterilmelidir. Japon bahçeleri ancak bu şekilde uygulanmaya devam edilirse gerçekten varlıklarını sürdürmeye devam edeceklerdir.