Godzilla’nın anlatımı ile Japonya’nın 60 yılı
Godzilla ilk olarak 60 yıl önce 3 kasım 1954’te Japonya’da tiyatro sahnelerinde ortaya çıktı. Daha önce hiç bir Godzilla filmi görmediyseniz bile muhtemelen Godzilla’nın Japoya’nın bombalarla yüzleştiği savaşın sonrasında doğan bir canavar olduğunu bilirsiniz.
Godzilla’nın beni Japonya’ya getirmesi beni tanıyanlar için bir sır değil. Ben okul yıllarımı popüler Godzilla fan sitelerinde, gençlik yıllarımı da Japon canavarları hakkında çeşitli dergi ve websitelerinde yazarak geçirdim. Son iki yıldır SiciFi JAPAN TV adlı belgesel serisi için çalışıyorum.
Filmler bize yaşadığımız zamanlar hakkında çok şey söyleyebilir ve son 60 yılda 2 Amerikan denemesiyle birlikte 27 devam filmi üretildi. Godzilla gibi bizim de tarihimizi çok iyi gösterebilmemiz için film imtiyazımız oldukça fazla.
1960’ların Godzilla filmleri -ki bu en sevilerek hatırlanan dönem- büyük, cüretkâr ve renkliydi. Bunlar sayısız Godzilla destanlarına eşlik eden uzay canavarları, uzaylılar, roket gemileri ile uzay yarışına dalmış bir dünyadan ilerdeki zamanlara yansımalardı.
Bu fantastik hayalleri hayata uyarlamak kolay değil. Eğer günümüzde Salaryman* hayatının zor olduğunu düşünüyorsanız, deneme amacıyla getirilen özel FX için perde arkasında yorulan stüdyo çalışanlarıyla tanışmalısınız.
SiciFi JAPAN TV ekibinde çalışan orijinal FX personelinden bazıları, gece gündüz hatta mesai bittiğinde bile çıkmadan yoğun bir şekilde çalıştılar, stüdyoda uyudular ve bir yapımdan diğerine koştular. “Kabul etmeliyiz biriktirdiğimiz fazla mesai makbuzlarının karşılığını fazlasıyla aldık” dediler. Personelden bir adam elini havaya kaldırarak minyatür yaparken şerit testereyle kestiği parmağını gösterdi ve “Hastaneye girmek için çok meşgulüm” dedi. Diğer FX personeli olayı şöyle anlattı: “O çok yorgundu ve eli o halde olmasına rağmen bir kahve aldı ve koridora çıktı.”
1970’lerin dünya genelinde yaşanan büyük endüstri ülkelerini ve Japon ekonomisini sarsan enerji krizi, bütçelere olduğu gibi kamera arkasına ve personele de yansıdı. Çekim süreleri ve özel FX’lerin kalitesi düştü.
SiciFi JAPON TV için yaptığımız en ilk görüşmelerden birinde özel FX sorumlusu Teruyoshi Nakano, bu çalkantılı dönemden yakındı. “Godzilla vs Hedorah için aksiyon seti büyük ve geniş bir çöldü. Böyle bir yer Japonya’nın neresinde var? Üstelik minyatür yapmak için paramız bile yoktu. Biz yine de bütün filmi iki hafta gibi kısa bir sürede çektik.”
Ancak 1970’lerdeki ekonomik mücadele Japonya’nın yaşadığı tek problem değildi. Gittikçe kötüleşen kirlilik sorunu Japonya’da bir dönüm noktasına ulaşmak üzereydi. Bu yılın başlarında Godzilla vs. Hedorah’ın yönetmeni olan, aynı zamanda bu yılki Godzilla’nın yapımcısı ve yönetmeni Warner Bros ve Legendary Pictures’dan Yoshimitsu Banno ile görüştük.
O bize Japonya’nın nasıl yavaş yavaş kirliliğe boğulduğunu ve bunun Godzilla’nın en unutulmaz rakiplerinden biri olan ‘sis canavarı’ Hedorah’ın oluşturulmasını nasıl etkilediğini anlattı. “Yokkaichi gibi siyah dumanlarla kaplı şehirler gördüm. Deniz, içine atılan deterjan maddeleri yüzünden köpüklerle doluydu ve hava, çürük yumurta gibi kokuyordu ve ben bir çeşit uzay virüsü gibi bu balçıktan etkilenerek büyüyen iribaş bir canavar hayal hayalettim.”
Ancak 70’lerin tamamı keder ve kasvetle kaplı değildi. 1972’de ABD hükümetinin Okinawa Japon denetim birliğinin geri dönmesi, Okinawa Adası’nda 1974 filmi Godzilla vs. Mechagodzilla ile kutlandı.
1975’te azalan bütçelerle mücadele ve kötüleşen gişe raporları, en sonunda film serisinin kesintiye uğramasına sebep oldu. Ama 1984’te Japon ekonomisindeki canlanmayla neredeyse aynı anda film serisi de geri döndü.
1991 de Godzilla vs. King Ghidorah ekonomideki kabarcık dönemin etkisiyle zirveye ulaştı. Geçmişten günümüze kadar filmin bütün öncülünü kendi etrafında döndüren haydut devletler, Japonya bütün dünyayı kontrol edebilecek ekonomisi güçlü bir devlet haline gelmeden önce Japonya’yı mahvetmek için Godzilla’yı kullandılar.( Açıkçası bu çok daha iyimser zamanlardı!)
1998 de Godzilla’nın piyasaya sürülme girişimleri sonucu gelen büyük başarının ardından hayranlarının ‘Milenyum’ olarak isimlendirdiği Godzilla serisinin son altı filmini, Japonya 1990 ile 2004 yılları arasında üretti. 21. yüzyılda yeni bir girişimle bu filmlere CGI gibi başka modern teknikler kullanılarak geleneksel kıyafetler ve minyatürler entegre edilmeye başlandı. Son zamanlarda Godzilla filmlerinin üçünü yöneten Masaaki Tezuka ile bir görüşme yaptık ve FX’in günümüzdeki rolünün ne olduğunu tartıştık.
“Eğer Orijinal film yapımcıları hâlâ bizimle olsaydı, Godzilla gibi filmleri yapmak için bizim bugünkü teknolojiyi kullanacaklarını düşünüyorum. Yani onların da bu minyatürlere karşı olduğunu sanmıyorum.” dedi.
Bu modern teknikleri kullandığımız ve yönetmenliğini Gareth Edwards’ın yaptığı Hollywood yapımı Godzilla bu yılın gişe rekorlarını kırdı. Aynı zamanda yeni yapılan filmler Orijinal filmin anti nükleer temasını benimsemektedir. Edwars ABD yerine Japonya’nın yakın tarihinden imgeler almayı tercih etmiştir. Godzilla’nın ilk filminde görülen Havai tsunamisi ve Janjira Nükleer Santralinin yıkım sahneleri özellikle 2011 Tohoku depremi ve tsunamisini hatırlatır.
Bu olaylar hafızalarda güçlü bir yer edinmesiyle birlikte belki de ileriki zamanlarda tamamen Japon kültürüyle bütünleşir. Baş yönetmen Yoshimitsu Banno belirtiyor:
[Japonya’da] Biz cansız objelerin bile ruhlara sahip olabileceğine inanan animist** insanlarız. Çünkü biz, doğal güzelliklerle ve bütün doğal felaketlerle uzun süre yaşadık ve onlarla uyum içinde olmayı denedik. Bu düşünce yolu bizim kendimizi öldürebilme potansiyeline sahip olduğumuz bir teknoloji dünyasından çok daha önemlidir.
Çevirmenin notu:
* Salaryman: Japon kültüründe olan bu terim, uzun saatler ofis işinde çalışan iş adamları için kullanılır.
** Animizm: Felsefede doğadaki her nesnenin bir ruha sahip olduğu kabul edilen sistem. Buna inananlara ise Animist deniyor.