Geyşalar hakkında bilmediğiniz 12 şey
Geyşalar Japonya’nın en çekici simgelerinden biri. Bir geyşa ayrıntılı makyajı, saç şekli, kimonosu ve daha fazlasıyla kendine has kusursuz bir görünüme sahiptir. Yine de; geyşaların yaşam tarzları ve sorumluluklarının çoğu, mesleğin itibarını da karalayan yanlış anlaşılmalarla birlikte gizemini koruyor. Geyşaların gizemli dünyasına ışık tutmak için sizi şaşırtacak 12 gerçeği bir araya getirdik!
Bir önceki geyşa yazımız için tıklayınız:
Saklı dünyanın narin çiçekleri: Geyşalar
Geyşa nedir?
Geyşalar, geleneksel olarak çay evlerinde ve sosyal etkinliklerde misafirleri eğlendirmek maksadıyla işe alınan kadın performans sanatçılarıdır. Etkinlikler esnasında hayat dolu sohbetlere katılırken; müzik yeteneklerini sergilerler, şarkı söylerler, dans ederler, çay törenlerinde misafirleri ağırlarlar, yemek ve içecek servis ederler. Geyşa anlamı iki kanji karakterinden gelir, “gei” (芸), sanat veya eğlence ve insan anlamına gelen “sha” (者). Kelime karşılığı olarak Sanatın insanı denebilir.
Geyşa olmak isteyen bir kadının ilk olarak mesleki becerileri edinmek için çıraklık yapması gerekir. Çırak geyşalara maiko adı verilir ve çıraklıkları 5 yıl kadar sürer. Bir geyşa olmak için maiko nasıl şarkı söyleyeceğine, nasıl dans edeceğine ve nasıl müzik yapacağına dair dersler alır. Ayrıca onlardan beklenen resmî ağırlama hünerleri için konuşma sanatı da öğrenirler.
1. Geyşalar için birden fazla ifade var
Geyşa kelimesi yaygın olarak biliniyor olmasına karşın; bu, Japonya’nın geleneksel eğlence sektöründe çalışan kadınları ithaf etmek için kullanılan kelimelerden yalnızca biri. Şu an geniş çevreler tarafından standart olarak görülen geyşa aslen Tokyo’da bu mesleği yapanlar için kullanılırdı. Kyoto’da geyşalar aynı karakter olan “gei” (芸) ve çocuk anlamına gelen “ko” (子) ile yazılmış başka bir kelime olan geiko olarak anılırdı. Niigata ve Kanazawa’nın batı kısımlarında sanatçı kadın anlamına gelen “gi” (妓) ile birlikte geigi olarak kullanılırdı. Bu isimler farklı olsa da hepsi geyşa olarak bildiğimiz kişileri kastediyordu.
2. Geyşalar bugün Japonya’da hâlâ mevcut
Japonya’daki geyşaların sayısı; geç Edo Dönemi’nin (1603-1867) altın çağından beri düzenli bir şekilde azalmasına rağmen, günümüz Japonya’sında yaklaşık 600 geyşanın çalıştığı tahmin ediliyor. Daha istikrarlı kariyer yolları olmasına karşın bazı kızlar hâlâ geyşa olmanın cazibesine kapılıyor. Bugün Japonya’daki geyşaların yaklaşık yarısı Kyoto’da yaşıyor ve çalışıyor. Tokyo, Kanazawa, Niigata ve Hachioji’de birkaç geyşa bölgesi de varlığını hâlen sürdürmekte. Geyşa bölgeleri 17. yy.da belirli mahallelerde, belirli eğlence şekillerini içeren yasaların çıkarılmasından sonra çiçek şehri anlamına gelen hanamachiler olarak kuruldu.
En ünlü hanamachi bir dizi okiya geyşa pansiyonunun bulunduğu Kyoto/Japonya’da bulunan Gion. Bölge, modern geyşaları görmek için en iyi yerlere sahip olduğundan turistler arasında oldukça popüler.
Kuzeybatıdaki Ponto-cho ve Kamishichiken’in dar ve atmosferik sokağı, Kyoto’nun kalan diğer hanamachilerinden ikisi. Üç hanamachi bulunan Kanazawa şehrindeki en ünlüsü ise tarihî Higashi Chaya. Bu üç eski sokağın arasında Ochiya Shima, 1820’de inşa edilen ve daha önce geyşalar tarafından konuk ağırlanmış olan güzel çay evi şu an halka açık. Tokyo ise içinde en yaygınları Asakusa ve Kagurazaka olan 6 hanamachi bölgesini barındırıyor.
3. Çırak geyşalara “Maiko” deniyor
Çırak geyşalar maiko olarak anılır ve tam teşekküllü geyşa olma eğitimleri yaklaşık 5 yıl kadar sürer. Maiko, dansın kadını anlamına gelir ve bugün geyşa olma yolculukları ortalama 15 yaş civarında, ortaokulu bitirdikten sonra başlar. Genellikle; müstakbel maikolar, anne anlamına gelen okaasan tarafından sahip olunan ve yönetilen evlere yani bir okiyaya çıraklık yapmak için başvuruda bulunur. Eğitim aşamasında maikolar geniş bir yelpazede müşterisini eğlendirmek için Japon çay töreni sanatı dahil olmak üzere shamisen ve koto gibi geleneksel Japon enstrümanlarını çalıp şarkı söylemek, dans etmek hakkında dersler alırlar.
Performanslarıyla beraber maikolar; kaligrafi, çiçek düzenleme, şiir ve edebiyat benzeri Japon kültür ögelerini de çalışırlar. Ayrıca eğlendirmeye uygun görgü kurallarını öğrenmek için resmî geyşalarla beraber etkinliklere katılırlar. Maikolar 20 yaş civarında çıraklık eğitimini tamamladıktan sonra geyşa olurlar. Bu olay, yaka kaldırma anlamına gelen erikae isimli seremoni ile gerçekleşir. Bu nişan onların artık kimono giyeceklerine ve bir geyşayı ifade eden özenli peruğu takacaklarını gösterir.
4. Bir geyşanın marka değeri ciddi bir makyaj rutinine bağlıdır
Bir geyşanın görünümünün temel unsuru görkemli bir makyajdır. Hem maikolar hem de geyşalar boyun ve yüzlerini oshiroi denen ve su ile karıştırılıp macun haline getirilen bir çeşit geleneksel beyaz fondöten ile kaplar. Oshiroi geniş bir fırça ile uygulanmadan önce geyşalar, ciltlerini yumuşatmasına yardımcı olacak balmumu “bintsuke abura”dan bir katman sürer. Sonra; beni adı verilen ince ama belirgin kırmızı ruj, siyah göz kalemi ve göz etrafına kırmızı renk verici ile birlikte uygulanır. Pigment kullanılarak çizilen yoğun belirgin kaşlar şahsına münhasır görünümünü tamamlar. Geyşalar bu rutini her gün, 30 dakika ile 1 saat arası gerçekleştirir. Oshiroi ile boyanmamış tek kısım, iki veya üç küçük açık deri parçasının kaplanmamış bırakıldığı boynun arkasıdır. Bu bölgeye eri-ashi denir ve maksat uzun bir boyun görünümü vermektir. Makyaj gece sonunda çıkartıcı yağ ile silinir.
Bu tarz bir makyajın asıl nedeni pratik olduğu kadar dekoratif de olan bir görünümü sağlamak. 19.yy. esnasında çay evleri sadece mum ışıklarıyla loş bir şekilde aydınlatıldığından, geyşaların parlak beyaz makyajı performansı sırasında yüzünün aydınlatılmasına yardımcı olurdu. Aslına bakılırsa u teknik Japonya’da zaten yer edinmişti. Kabuki oyuncuları ve eğlence sektöründeki diğerleri tarafından da kullanılıyordu. Orijinal olarak kurşundan yapılmış olsa da artık talk, mısır nişastası, magnezyum karbonat ve kaolinit gibi çok daha az toksik içerikli mineraller kullanılıyor.
5. Geyşa ve maikoları birbirinden ayırt etmek için birden fazla yol var
Alışık olmayan bir göz, maiko ve geyşa arasındaki farkı görmekte güçlük çekebilir ama aslında farkı anında görmek için birden fazla ipucu var. İlk fark, makyajlarında. Geyşa ve Maikoların statülerini ortaya çıkarmak için uyguladıkları belli yöntemler var. Rujdan başlamak üzere, maikolar sadece alt dudağına ruj uygularken; kıdemli maikolar hem üst hem de alt dudaklarının etrafına kırmızı bir ince çizgi çeker. Geyşaların ise dudakları tamamen boyalıdır ve genellikle maikolardan daha az oshiroi sürerler.
Geyşa ve maikoları birbirinden ayıran bir diğer özellik ise saçlarıdır. Maikolar kendi saçlarından şekillendirilen nihongami isimli saç modelleri vardır. Maikolar çıraklıkları sırasında rütbe veya kıdem gösteren birkaç farklı saç stili yaparlar. Maikoların en yaygın saç şekli ise saçlarının arkasında topuz yaptıkları momowaredir. Yine de bu saç şekilleri büyüdükleri süre içinde yavaş yavaş değişecektir. Alternatif olarak geşyalar katsura isimli oldukça detaylı perukları takarlar. Shimada şeklinde tasarlanan bu peruklar saçın, başın tepesinde bir üst düğüm haline getirildiği modeldir.
Hem maikolar hem de geyşalar saçlarını çeşitli saç tokaları ve kanzashi adı verilen saçlarından sarkan süslerle süsler. Maiko tarafından giyilen kanzashi genellikle çok ayrıntılı, büyük ve çoğunlukla altın veya mücevherlerle bezenen bir süs eşyasıdır. Geyşaların giydiği kanzashiler de pek dekoratiftir ancak genellikle çok daha küçük, daha zarif ve sadedir.
Maiko ve geyşaları kimonolarından ayırmak da mümkün. Geyşaların kimonoları genellikle daha kısa kollu ve küçük bir obi (kanat) ile şık ve sakindir. Maikolar ise daha uzun kollu, sevimli, renkli tasarımlı ve daha büyük bir obi olan bir tür furisode kimono giyer. Maikolar ayrıca okobo veya pokkuri geta adı verilen ve daha kalın tabanlı sandal benzeri ayakkabılar giyerken, geyşalar daha düzenli geta veya zori isimli sandaletleri tercih eder.
Bu konuda yazılmış ayrıntılı birkaç yazımız var. Meraklısıysanız aşağıdaki linklerden erişip okuyabilirsiniz.
Kimono hakkında bilmeniz gerekenler
6. Geyşalar seks işçisi değiller
Maalesef, geyşalar yaygın olarak hayat kadınları ile karıştırılıyor. Geyşalar -Edo Dönemi’nde bunun gerçekleştiği bazı durumlar olsa da- müşterileri ile yatmazlar. Bu ve diğer birkaç tarihî yanlışlık, birçok kişinin geyşaların seks işçisi olduğuna inanmasına neden oldu. Kayıtlara geçen geyşalar, tamamen performans sanatçıları ve eğlence sanatçılarıdır. Misafirleri veya müşterileriyle cinsel ilişkiye girmezler. Bu yanılgılardan bazıları aşağıdakilerden kaynaklanmış olabiliyor;
Yukaku
16. yüzyılda, şogunluk “yukaku”ların kurulmasına izin verdi. Bunlar, Japonya’nın yükselen tüccar sınıfı için çeşitli eğlence biçimlerinin sağlanabileceği ve fuhşun yasal olduğu kırmızı fener mahalleleriydi. Birçok eski yukaku bölgesi sonradan hanamachi veya geyşa bölgeleri olacaktı.
Bu keyif bölgelerinde “oiran” adı verilen yüksek rütbeli bir fahişe kategorisi ortaya çıktı. Neredeyse bir geyşanın ayna görüntüsü olan oiran, son derece yetenekliydi. Şarkı, dans ve esprili konuşma performanslarıyla yalnızca toplumun üst kademelerinden gelen müşterileri eğlendirirdi. Oiran aynı zamanda fahişelik de yapardı ancak hizmetlerini kullanmanın olağanüstü yüksek maliyeti, onları çok zenginler dışında herkesin imkanlarının ötesine taşıyordu.
Mizuage
Geyşalar için müşterilerle yatmak yasak olmasına rağmen, geçmişte mizuage uygulaması pek de nadir değildi. Mizuage, müşterilerin bir maikonun bekaretini alma hakkı için teklif vermesidir. Bu; maikonun, geyşa rolüne yükselmek için reşit olma töreninin bir parçası olarak görülürdü. Nihai teklif, maikonun pansiyonuna ödenecek ve maiko ise düzenlemeden herhangi bir para almazdı. Genel olgu bu olmasa da uygulama, 1956’da Japonya’da fuhuş karşıtı yasanın kabul edilmesiyle yasaklanana kadar oldukça yaygındı.
Geyşa kızları
Bazılarının geyşaları seks işçisi sanmasının bir başka nedeni de “geyşa kızlarından” kaynaklanıyor. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, kimono giymiş birçok fahişe, Japonya’da konuşlanmış işgalci denizaşırı güçlere kendilerini “geyşa kızları” olarak tanıttı. Sonuç olarak, geyşalık kelimesi Japonya’da fuhuş ile eş anlamlı hale geldi.
7. Geyşalar geleneksel olarak okiyada yaşar
Maiko ve geyşalar, evin annesinin (okaasan) işlettiği okiya denilen pansiyonlarda yaşar. Tüm maiko ve geyşaların bir okiyaya kayıtlı olması gerekir ve okaasan, maikolar için gerekli olan tüm eğitim, yemek ve yemek işlerini yönetir ve aynı zamanda onların kimono gardırobunu temin eder. Bu maliyetler arttıkça, maikonun çıraklığı sırasında kazandığı herhangi bir kazanç, maikonun çok az bir pay almasından sonra doğrudan okaasana gider. Bir geyşa ise borçlarını ödedikten sonra, kazandığı parayı tamamen kendisi almasına izin verilir. Mezun olduktan sonra başarılı bir geyşa, okiya dışındaki hanamachilerin birinde kendi evinde yaşamayı seçebilir, ancak kimisi de kalmayı tercih eder. Maiko ve geyşalar okiyada yaşadıklarından genellikle doğrudan okaasan ile düzenlenmiş bir çay evinde misafirleri ağırlar. Dışarıda yaşasalar bile geyşalar gösteri öncesi hazırlanmak için okiyalarına dönerler. Okiya her zaman kadınlar tarafından, çoğu emekli geyşa olan, ve evin önceki başkanı emekli olduktan sonra okaasan rolünü üstlenen kişiler tarafından yönetilir.
8. Turistler geyşa performanslarını görebilir
Ziyafetlerde görünmesi için bir geyşa ayarlamak kolay değil. Genellikle, bir okaasan, performans ayarlamayı düşünmeden önce, bir okiyanın mevcut müşterisinden referansa ihtiyacınız var. Ayrıca, bir geyşa ile birkaç saatin birkaç yüz dolara mal olması muhtemel olduğundan yiyecek ve içecek maliyetini katınca ucuz olmaktan da çok uzak. Neyse ki zamanla geyşalar ,özellikle Kyoto’dakiler, turistler tarafından kolayca rezervasyon alınabilir hâle geldi. Çeşitli tur web siteleri, performanslarını görmek veya maikolar ile yemek yemek için çeşitli paketler sunuyor. Turistlerle kaynaşmak için gönderilenlerin genellikle geyşa değil, maiko olduğunu unutmayın.
Kyoto’da geyşa görmenin en iyi yollarından biri, Kyoto’daki tiyatrolarda yılın farklı zamanlarında beş kere düzenlenen odori dans festivalleridir. Japonya’da çok çeşitli festivaller bulunmaktadır. Bu konuda oldukça fazla içeriğe sahibiz. Birkaçını aşağıda link olarak bırakıyorum.
Awa Odori halk dansı festivali
Japonya’da 7 farklı festival önerisi
Bu performanslar sırasında farklı okiyalardan maiko ve geyşalar birlikte sahnede performanslarını sergilerler. Bunların en ünlüsü, 1873’ten beri Nisan aylarında düzenlenen Miyako Odori’dir. Odori performanslarının her biri birkaç hafta sürer ve genellikle -festivale bağlı olarak- günde iki veya üç performans gerçekleşir. Biletler 3.000 ila 5.000 yen arasında değişir ve genellikle her sinemanın web sitesinden çevrimiçi olarak rezerve edilebilir. Ayrıca Kyoto’nun en eski geyşa bölgesinde yer alan Kamishichiken Kabukai’de yerel maiko ve geyşaların geleneksel performanslarını da görebilirsiniz. Yaz aylarında tiyatro, geyşaların servis ettiği içeceklerin bulunduğu bir bira bahçesine de ev sahipliği yapıyor. Gion’da Yasaka Salonu’ndaki Gion Corner’da maiko’nun geleneksel kyo-mai dans gösterilerinin de keyfini çıkarabilirsiniz.
9. Geyşalar saatlik ücret alır
Bu günlerde, geyşaların ücretleri saatlik olarak belirlenir. Edo Dönemi’nde ise hizmetleri, senkodai olarak bilinen bir zamanlama tekniği olan tek bir tütsü çubuğunun yanması boyunca fiyatlanırdı. Bir geyşanın kazandığı para, popülaritesine ve kaç saat çalıştığına bağlıdır. Talep üzerine geyşa saatte daha fazla ücret alabilir. Sonuç olarak, bir geyşa olmak, garantili ve düzenli bir geliri olmayan istikrarsız bir meslektir. Daha önce de belirtildiği gibi, çırak maikolar, okiyalarından aldıkları ödenek dışında herhangi bir maaş almazlar. Ancak mezun olduklarında ve borçlarını ödemeyi bitirdiklerinde kazandıkları parayı tamamen kendilerinde saklayabilirler.
10. Bazı geyşalar tek bir müşteriye bağlanırdı
Geçmişte, bazı geyşalar danna denen patronlar tarafından finansal olarak desteklenirdi. Bir danna, kıyafetleri, mücevherleri ve yaşam masrafları dahil olmak üzere, bir geyşanın yaşam şeklinin neredeyse tamamını karşılar. Böyle abartılı bir yaşam tarzını finanse etmek pahalı olduğu için, bir dannanın inanılmaz derecede zengin bir insan olması gerekir. Onların himayesi karşılığında, bir geyşa yalnızca dannalarına bağlı kalır ve başkaları tarafından kiralanamazlardı. Bazen geyşa ve danna arasında romantik bir bağlantı gelişebilse de ilişkinin tamamen platonik kalması çok daha yaygındı. Danna olmak yüksek sosyal statü getirdi ve aşırı zenginliğin bir işaretiydi.
Bugün dannalar aşırı derece nadirdir. Sadece bir geyşayı finanse etmenin maliyetinin ötesinde en zengin, en modern geyşalar tek bir müşteriye bağlı kalmak istemez. Bunun yerine birden fazla müşteriyi eğlendirebilme ve kariyerleri, çalışma saatleri üzerinde kontrol sahibi olabilme esnekliğini tercih ederler. Ayrıca birçok modern geyşa, istediği zaman mesleği bırakma seçeneğini de elinde tutmak istiyor. Geyşalar için zorunlu bir emeklilik yaşı olmamasına rağmen, evlenmek isterlerse rolden vazgeçmeleri gerekir. Bir patrona bağlı olmak açıkçası bunu çok daha karmaşık hale getiriyor.
11. Geyşalar aslen erkekti
İnanması güç de olsa, ilk geyşalar erkekti. Kadın geyşalar bugün bildiğimiz şeye dönüşmeden önce, Japonya’nın ilk eğlence grubu erkek taikomochi veya hokanlardı. Bu roller, Japonya’nın feodal lordlarını dans ederek ve hikaye anlatarak eğlendirecek olan soytarılar olarak adlandırabileceğimiz kişilerden gelişmiştir. 17.yy.a geldiklerinde rolleri değişti. Artık lordları eğlendirmelerine ihtiyaç kalmayınca bunun yerine yerel halk için gösteri yapmak amacıyla eğlence bölgelerine taşındılar. Geyşa terimi bu sıralarda taikomochiye uygulanmaya başlandı. 18.yy.ın ortalarına gelindiğinde, kadın geyşalar da geiko teriminin kullanılmaya başlandığı bu keyif bölgelerinde performans göstermeye başladı. Geikolar popülerlik açısından erkek meslektaşlarını hızla geride bıraktı ve 19.yy.ın başlarında, geyşaların büyük çoğunluğu artık kadındı. Taikomochiler tekrar evrimleşmeye zorlandı ve şimdi kadın geyşalar için destekleyici bir rol oynuyorlar. Geyşaların hakimiyeti ile Japonya’da taikomochi sayısı düşmeye devam ettiğinden bugün Japonya’da hâlâ performans sergileyen sadece bir avuç kişi kaldıklarına inanılıyor.
12. Deniz aşırı ülkelerden gelen birçok geyşa vardı
Geyşalık Japonya’nın bir simgesi olsa da, Japon olmayan bir dizi kadın da başarılı geyşalar oldu. Buna Çin, Romanya, Ukrayna ve Peru’dan gelenler de dahil. Muhtemelen de Japon olmayan en ünlü geyşa, 1975’te geyşa dünyasını incelemek için Japonya’ya taşınan ve Kyoto’da gerekli eğitimi alan Amerikalı antropolog Liza Dalby’dir. Dalby, Japonya’daki kalışının elverdiği kadar resmi olarak geyşa unvanını alamasa da, Ichigiku adı altında gayri resmi olarak etkinliklere ve toplantılara katıldı ve performans sergiledi. Dalby, Japonya’da bulunduğu süre boyunca birçok geyşa ile güçlü bir bağ kurdu ve bu konuda önde gelen bir otorite haline geldi. Dalby, Japonya’nın geyşalarının tarihi ve gelenekleri hakkında kapsamlı yazılar yazdı. Bir Geyşanın Anıları kitabının ve filminin danışmanı olarak yoğun bir şekilde yer aldı.
Japonya’nın geyşalarının cazibesinin gerçek yüzü
Geyşalık, ilk zamanlardan günümüze kadar Japonya’nın sevilen, ancak bir şekilde yanlış anlaşılan sembolleri olarak varlığını sürdürmüştür. Geç Edo Dönemi’ne kıyasla bugün Japonya’da çok daha az geyşa çalışıyor olmasına rağmen, hâlâ geyşa kültürünü ve geleneklerini öğrenmeye ve Japon tarihi ve geleneğinin bir parçası olmaya hazır birçok kız var.
1 Yorum
Ne kadar sanat ve estetik ile süslense de sonuçta amacı sadece erkekleri eğlendirmek olan kadınlar topluluğu