Filmlerdeki katanalar, samuraylar ve diyaloglar
Japonya ve Japon kültürü hakkındaki filmleri seviyorum. İster sadece Japonya’da bir hava alanında bir sahne olsun, isterse sadece konusu bir çay seremonisi olsun eğer içeriği Japonya ile alakalı ile seve seve izlerim. Ancak maalesef tüm filmler Japonya’yı net ve doğru yansıtmıyor. Özellikle de Hollywood yapımı olan filmler. Bu tip filmlerde gerçeklikten ziyade çok fazla hayal ürünü bulunuyor.
Son Samuray filmi gördüğüm en önemli filmlerden birisi. Üniversitede ikinci sınıfta tarih çalıştım ve hepimizin yurt dışı üzerine çalışma fırsatı vardı bende Japonya tarihi üzerine çalışmayı seçtim. Son Samuray filminin benim üzerimde büyük bir etkisi var bu seçimimde. Tom Crusie’un 2 saatlik film boyunca saçlarını savura savura Samuray yolunu öğrenmesi, kültürü kolayca benimseyip şak diye Japoncayı öğrenmesi beni baya etkiledi sanırım. Aslında film olarak Son Samuray’ı hala severim. Tom Cruise’un kefaret hikayesini, Ken Watabe’yle olan derin arkadaşlığını ve Billy Connolly ‘nin filmin ilk 25 dakikasında hiçbir sebep yokken görünmemesine karşın çıktığı her sahnede rol çalma çabasını severim. Kaç defa izlersem izleyeyim fark etmez bu film beni her zaman sonunda duygulandırmayı başarır.
Film hakkında hoşlanmadığım şey ise var olmayan gerçekler ve çarpıtılmış tarih. İşin en berbat yanı filmi izleyen herkes olaylar silsilesinin bu gerçekleştiğine inanması. Son Samuray’ın ateşli silahlar ve zafer coşkusu(!) içinde katledildiğine inanması…
Hayal ürünü bir şey üretirken önemli olan var olan gerçeği bilmektir. Şimdi Son Samuray filminin hatalarını iki ana başlıkta ayıracağım. İlk olarak gerçeğe aykırı olanlarla başlayalım. Katsumoto’nun başı çektiği isyan. Filmde geleneksel yaşama ve geleneksel Japon silahlarına karşın yapılmış bu isyan. Aslında sebep bu değildi. Satsuma isyanı 1870 yılında çıkan kanunlardan hoşnutsuz ve rahatsız olanlar tarafından çıkarıldı. Keza bu kanunlar onların üstünlüğünü ve itibarını azaltıyordu. Yani olay sadece geleneksel Japon kültürüne sadık kalmak falan değil. En dikkat çekici olan boyutu ise isyanda savaşan her iki tarafın da ateşli silahlar kullanıp, batı usulü askeri taktikle savaşmasıdır.
Katsumoto’nun Meeji İmparatoru ile olan ilişkisi de yanlış yansıtılan bir konu. Saigo Takamori, yani Katsumoto’yu yaparken ilham alınan karakter, İmparatorun kişisel öğretmeni falan değildi ve ayrıca Ken Watanabe’ye falan da bir sadakati yoktu.
Ayrıca filmde yapılan Samuray betimlemesine kendi geçmişine körü körüne bağlı yobaz Samuray. Filmde çizilen portrede samuraylar dağda yaşayan, bütün gün dövüş egzersizleri yapan adamlar olarak göstermesi.
Ayrıca bu samuraylardan çok azı yabanda yaşadı çünkü o topraklar tarıma elverişsizdi. Oysaki tüm samuraylar ya şehir içinde ya da kasaplarda yaşadılar. Böylece kendi insanlarını gözetip kollayabiliyorlardı.
Filmdeki samuraylığın bitişi ise şüphesiz en yanlış yansıtma idi. Ayrıca pek çok insan baskıları ve kontrolleri yüzünden samuraylığın bitmesine sevindi.
Son samuray güzel bir filmdi ancak, 1870’lerin Japonya’sını gerçek anlamda yansıtan bir film kesinlikle değildi.
İngilizceden Türkçeye çevrilmiştir.
Etiket:japon, japon filmleri, japon sineması, japonya, katana, samuray, samuray filmleri