Deniz prensi ve dağ prensi
Japon efsanelerinden olan bu hikaye çok bilinenlerden biri değildir. Japonya Kanto bölgesine ait Miyazaki Prefektörlüğe ait bir efsanedir. Çok popüler olmasa da iki kardeş arasındaki ilginç bir durumu anlatmaktadır.
Deniz Prensi ve Dağ Prensi iki kardeş tanrıdır. Büyük olan Deniz tanrısının işi balık tutmaktır. Küçük kardeş Dağ tanrısının işi ise kuş vurmak, hayvanları avlamaktır. Bir gün küçük kardeş, abisine “Abi, bugün bir günlük işlerimizi değiştirelim mi? Ben, denize gidip balık tutmak istiyorum.” der. Abi “Ee! İşleri değiştirmek mi? Hayır. Ben dağa gidip kuş tutmak, hayvan avlamak istemiyorum.” der. Abi her ne kadar Hayır! demiş olsa da küçük kardeş o kadar çok ısrar eder ki, dayanamaz ve kabul eder.
Dağ tanrısı denize gider. Balık tutmanın oldukça eğlenceli olacağını düşünmektedir. Bir sürü balık tutacağını ve abisinin yanına gidip onu şaşırtmak istemektedir. Ama Dağ tanrısının düşündüğü gibi olmaz. Saatlerce beklemesine rağmen bir tane bile balık yakalayamamıştır. Akşama doğru “Yapacak bir şey yok. Çabucak oltayı abime vermeliyim.” der. Oltada bir hareketlenme başlar. “Balık! Balıık!” der ve mutlu bir şekilde oltayı çekmeye başlar. O anda “Punn!” diye bir ses çıkar ve oltanın ipi kopar. Balıkta olta iğnesi kalır. “Acaba nereye gitti?” der. Görünürde balık yoktur. Dağ tanrısı evine doğru yola çıkar, eve döndüğünde abisinin ona çok kızacağından emindir. Döndüğünde abisi “Ne!? Olta iğnesini kaybettin mi?”, kardeş “Özür dilerim abi, senin için olta iğnesi yapıp vericem.” der.
Dağ tanrısı, kendi değerli kılıcından 500 tane olta iğnesi yaptı. “Abi lütfen bunu kullan.” dedi. Abi ise ona sinirli bir şekilde “Ne! Bu benim olta iğnem değil. Git bul ve gel.” dedi. Kardeş “Bunu yapamam. Nasıl yapabilirim ki! O büyük denizin içinde onu nasıl bulabilirim? Lütfen bu olta iğnelerini kullan.” ama cevap bu kadar samimi gelmedi “Hayır, benim olta iğnemi geri ver.” dedi abisi. Dağ tanrısı ertesi gün, değerli iki kılıcından 1000 tane olta iğnesi yaptı. Bu bile Deniz tanrısını sakinleştirmedi. Dağ tanrısının yapacak bir şeyi yoktu. Ağlayarak denize gitti. “Ne yapmalıyım?” dedi. O anda yaşlı bir tanrının ona doğru yürüdüğünü gördü. Tanrı yanına gelip “Ne oldu genç tanrı?” dedi. Dağ tanrısı başından geçen olayları anlattı. Abisinin olta iğnesini nasıl kaybettiğini, abisini mutlu etmek için neler yaptığını ve şimdi neden burada olduğunu. Yaşlı tanrı dedi ki ” Yazık olmuş ama sana yardım edeceğim.” Yaşlı tanrı küçük bir ağaçtan gemi yaptı ve Dağ tanrısına “Bu gemi ile denizin tanrısı Wadatsumi (Poseidon gibi bir deniz tanrısı)’in yanına git. Wadatsumi’nin kalesinin kapının önünde büyük bir ağaç var, o ağaca tırman ve biri gelene kadar bekle.” dedi.
Dağ tanrısı çabucak gemiye bindi ve bir süre sonra büyük, güzel kaleyi gördü. Yaşlı tanrının söylediği gibi büyük ağaca tırmandı ve bekledi. Kaleden güzel ve genç bir kız çıktı. Kız ağacın tepesindeki oğlana baktı ve şaşırdı. “Aa, ne kadar güzel bir erkek.” dedi. Bu güzel kız Deniz Tanrısı (Wadatsumi)’in kızı Toyotama’dır.
Toyotama, Dağ tanrısını görür görmez aşık olmuştur. Böylece babasına gidip ağacın üzerindeki adamı anlattı. Wadatsumi Dağ tanrısına “Bu kişi Güneş tanrısının kızıdır.” dedi. Toyotama ve Dağ tanrısı evlenip deniz ülkesinde mutlu bir şekilde yaşadılar. Hayal gibi güzel aylar ve yıllar geçti. 3 yıl sonra bir gün Dağ tanrısı olta iğnesi ile ilgili durumu hatırladı. “Tabi ya. Abimin olta iğnesini aramalıydım.” dedi. Dağ tanrısının karısının babasına bu durumu anlattı. Wadatsumi denizdeki tüm balıkları sarayına çağırdı. Balıklara “Sizler, Dağ tanrısının kaybettiği olta iğnesinin yerini biliyor musunuz?”dedi. Balıklar “Çipura uzun zamandır hasta. Boğazı acıyor.” dediler. Wadatsuki çipurayı çağırıp boğazına baktı. Boğazında büyük bir olta iğnesi vardı. Wadatsumi çipuranın boğazından olta iğnesini çıkarıp dağ tanrısına verdi. “Bu senin kaybettiğin olta iğnesi mi?” “Evet” dedi dağ tanrısı. Wadatsumi dağ tanrısına “Bunu geri verdiğinde abine söyle. Bu olta iğnesi kötüdür. Binbougami( Yoksulluk Tanrısı)’na aittir.”dedi. “Evet.” diyerek dağ tanrısı olta iğnesini aldı. Wadatsumi devam etti ” Eğer abin yüksek bir yere tarla ekerse sen aşağı bir yere tarla ek. Eğer o aşağıda bir yere tarla ekerse sen yüksek bir yere tarla ek.” dedi ve iki tane güzel küre verdi.
“Bu küreler Shiomitsu küresi ve Shiohiki küresidir. Shiomitsu küresini yukarı kaldırdığında denizin suyu çıkacaktır. Shiohiki küresini yukarı kaldırdığında küreye denizin suyu girecektir. Lütfen bunları al.”dedi. Köpek balığını çağırdı. Dağ tanrısı köpek balığına binip, 3 yıl önce bindiği geminin oraya götürüp bindirdi.
Dağ tanrısı abisinin olta iğnesini geri verdi ve Wadatsumi’nin söylediği gibi “Bu olta iğnesi kötüdür. Yoksulluk tanrısına ait.” dedi. O zamandan sonra Deniz tanrısı bir daha balık tutamadı. O yıl, abi tarlasını dağın başına yaptı. Bunu gören kardeş tarlasını alçak bir yere yaptı. Dağ tanrısının ekini (pirinç) çok fazla iken deniz tanrısının ekini hiç olmadı. Ertesi yıl, deniz tanrısı tarlasını alçak bir yere yaptı, bunu gören küçük kardeş tarlasını yüksek bir yere yaptı. Ekin yine kardeşin fazla iken abinin olmadı. Abi “Neden kardeşimin tarlası olabiliyor?” dedi ve kızdı. Fazla hizmetçiyi örgütleyerek kızgın bir şekilde kardeşine doğru gitti. Dağ tanrısı Wadatsumi’den aldığı Shiomitsu küresini yukarı kaldırdı, hizmetçiler suya gömüldü.
Deniz tanrısı ve hizmetçiler ellerini ve ayaklarını kıpırdatamıyorlardı. “Aa, acıyor, lütfen yardım et!” dediler. Deniz tanrısı ağlamaya başlayınca kardeşin kalbi yumuşadı ve Shiohiki küresini havaya kaldırdı. Kürenin içine sular çekildi. Deniz tanrısı “Bugünden sonra senin hizmetçin olacağım.”dedi. Ve gerçekten o günden sonra abi artık küçük kardeşin hizmetçisiydi.
Sonra, dağ tanrısı deniz ülkesine Toyotama’nin yanına gitti. Toyotama ” Benim içimde senin çocuğun var. Bu çocuk güneş tanrısının çocuğu olduğundan denizin içinde doğuramam. Burada doğurmak istediğim için ev yap lütfen.”dedi. Dağ tanrısı Toyotama’dan çocuğu olacağı için mutlu bir şekilde evi yaptı ve Toyotama dağ tanrısına ” Kesinlikle evin içine bakma.”dedi. Dağ tanrısı bu gizemli sözleri düşündü ve evin içerisine baktı. Evin içinde Toyotama büyük köpek balığı olmuştu. Acı çekiyor gibi görünüyordu. Odanın içi sağı solu daracıktı, hareket edemiyordu. Dağ tanrısı, güzel Toyotama’nın gitmiş yerine büyük köpek balığının çocuğunu doğurduğunu görmüştü hemen oracıktan kaçtı. Toyotama güzel bir erkek çocuğu doğurdu. Toyotama dağ tanrısının onun evin içinde gördüğünü biliyordu. “Sevgili kocacım, çocuğumuzu doğururken beni gördüğünü biliyorum. Çok utanç vericiydi buna katlanamam.”dedi. Bunları söyledikten sonra denizin ülkesine geri döndü.
Kız kardeşi Tamayori deniz ülkesine geri döndü. Kız kardeşi Toyotama’nın oğluna çok iyi baktı. Toyotama’ın oğlu yetişkin bir erkek olduğunda Tamayori ile evlendi. Tamayori’nin 4 tane çocuğu oldu. En küçük oğlu doğuya giderek yeni bir ülke oluşturdu. Japonya’nın ilk imparatoru “Jinmu İmparatoru”dur.
NOT: Hikayede geçen karakterler Japonca şu şekilde yazılmaktadır.
Dağ tanrısı- Kardeş- 山幸 (yamasachi)
Deniz Tanrısı-Abi- 海幸 (umisachi)
Deniz Tanrısı Wadatsumi- 海神
Toyotami- 豊玉
Tamayori- 玉依
İmparator Jinmu- 神武天皇
Temel Japon hikayelerine ait öge ve sıralanışı takip etmektedir. Hiyerarşi, fantastik ögeler vb şeyler hepsi hikayenin içinde bulunabilecek şeylerdir. Peki sizce bu hikayenin ana fikri nedir?