Code:Breaker anime tanıtımı
Hikayemiz, Sakurakoichi adlı liseye giden, derslerinde başarılı, iyi Aikido yapan güzel bir kızın bir gün otobüsle evine dönerken pencereden, birinin mavi bir ateşle insanları yakmasını görmesiyle başlıyor. Aceleyle otobüsten inip olay yerine gittiğinde ise hiçbir ize rastlayamıyor. Ardından ertesi gün sınıflarına yeni gelen Ogami Rei’nin bir gün önce insanları mavi ateşle yakan kişi olduğunu fark ediyor ve bu durumun üzerine gitmeye karar veriyor. İlk etapta Ogami Rei’nin masum ve hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi görünmesine karşın kısa zaman sonra devlet için çalışan, özel güçlere sahip Code:Breaker adıyla bilinen bir suikastçi olduğunu öğrenmesiyle olaylar ilerliyor.
Tür : Aksiyon, Doğaüstü güçler, Komedi, Dram
Yazar / Çizer : Akimine Kamijyo
Yapım Yılı : 2012
Bölüm Sayısı : 13 + Ova
Müzik : Takayuki Hattori
Göze göz, dişe diş, kötülüğe kötülük!
Evet gayet güzel bir konu, gayet güzel çizimler, muhteşem müzikler ve kötü bir işleniş…
Animeye ilk başladığınızda veya konusunu okuduğunuzda gerçekten ilgi çeken bir anime. Şöyle bir bakayım diye açtığınızda çizimlerde gayet iyi. (sadece bazen bana çok keskin geldiği olurdu belki de renklendirmeden, çok baskın renkler kullanılmış çünkü ama çizimleri gerçekten iyi) Ama izlemeye başladığınızda olaylar çok klişe bir şekilde başlıyor. Devam eden olaylarda aklınıza takılan bir sürü soru işareti oluyor ben en çok neden Sakura üzerinde yoğunlaştığına anlam veremedim. O görüyor ilk, sonra nadir tür olması, çok tesadüfi bir şekilde kurgulanmış madem Sakura’nın normal bir insan olarak Code:Breaker’larla bir alakası olması isteniyor bunun daha zekice yapılması gerektiğini düşünüyorum. Veya bu kadar tesadüfi olmasaydı… Sonra okul çok geri planda kalmıştı bana göre aslında okul üzerinden baya iyi şey çıkabilirdi diye düşünüyorum.
Karakterler aslında iyiydi ama sadece belli karakterler arasında dönüyor bu yüzden Toki hariç çok samimi gelmiyor size karakterler. Toki cidden iyi bir karakter olmuş robotumsu olmayan bir o ve birazcık da Hitomi idi. Bu anlamda anime belli bir kalıba giriyor maalesef. Ama bölüm başlıkları ve müzikleri cidden çok beğendiğimi de ekleyeyim. Repliklerde güzeldi. Aslında iyi bir işlenişi olsaydı cidden sağlam bir seri olabilirdi diye düşünüyorum. Ve gerçekten iyi bir seri olmasını isterdim, çok hevesle başlamıştım çünkü. Fakat yine de bunun öznel bir yazı olduğunu unutmayın ve izlemeyen varsa yazdıklarım yüzünden soğumasın lütfen çünkü herkesin bir görüntüde, müzikte, replikte görüp hissettikleri farklıdır. Bunun yanında bir animeyi beğeni sayısına ve aldığı puana göre de değerlendirmemenizi rica ediyorum. (Kitaplarda da yapıyorlar bunu kitaplarda da :/ ) Şahsen çok beğenilmeyen bir seriyi izleyip, beğendiklerim çoktur.
Code:Breaker için çok iyi bir seri diyemem bir çok açıdan eksikliklerini üç beş anime izleyen herkes görebilir. İyi bir seri… Onu da diyemem aynı zamanda kötü bir seride diyemem ama, size farklı dünyaların kapısını aralayabilir. Muhteşem olarak görülen özel yeteneklerin aslında o kadar da muhteşem olmadığını, matruşka hesabı kimin eli kimin cebinde belli olmayan siyasi oyunları gibi bir çok şeyi size gösterip, düşündürebilir. Beni en çok ‘kötü-kötülük’ üzerine düşündüren bir anime olmuştu. O yüzden ‘konusunu beğendim ama iyi değilse izlemeyeyim’ gibi düşünen olmasın lütfen. Az önce belirttiğim gibi; herkesin zevk ve düşünceleri farklıdır.
Ve manga olarak 200 belki çok daha fazla bölümü var sanırım belki manga da olaylar daha farklı şekillenir orasını bilemem sadece animesi için geçerli yazdıklarım.
Code:Breaker’lar kötüleri cezalandırır. Ama yaptıklarının hepsi bu değil. Onlar aslında adaletin koruyamadığı insanları da korur. Bizim gibi büyük güce sahip olanlar, zayıfları korumak zorundadır. Bizim özel yeteneklere sahip olmamızın nedeni budur.
Son olarak bir noktaya daha değinip, çok sevdiğim kapanış müziği ile bitireceğim. Benim bu yazıyı yazmaktaki amacım animeyi yapabildiğimce tanıtmak ve sizi bir fikir sahibi yapmak. İyi veya kötü bir düşünce oluşmasını sağlamak değil, sadece bilgilendirmek ve gördüğüm, anlayabildiğim kadarıyla yorumlamak. Bunun öznel bir yazı olduğunu da okuyan herkes bilir zaten. Öte yandan çokta kişiselleştirmekten, spoiler vermekten kaçınıyorum sonuçta ‘tanıtım yazısı’ diyoruz buna. Gerçi bu yazıda bunu çok başaramadım ama içeriğine yönelik bilgi vermeden de düşüncelerimi ifade etmenin bir yolunu bulamadım açıkçası. Ama genel olarak amacım içeriğine çok girmeden genel bir fikir vermek o yüzden maalesef düşüncelerimi, daha fazla açamam o zaman hem yazı tabiri caizse cıvıklaşır hem de bu tanıtım yazısı olmaktan çıkar diye düşünüyorum. Ama yine de elimden geldiğince çok sıradan yazmamaya, sıkmamaya gayret edeceğim. Sabredip okuduğunuz içinde çokça teşekkür ederim : )
Bir gün sen de anlayacaksın…
O beyaz karganın gittiği yeri.
Gizlice bizler uçacağız…
Işıklarla bezenmiş şehrin üstünde.
Hep bir yaşama amacı arıyoruz.
Çünkü içten içe kendimizden utanıyoruz.
Sadece dünyanın koyduğu kurallarla, kendimizi bırakıp, gülebilir miyiz ki?
Gerçeğe gözlerimizi kapadık.
Bu başka biri için değil,
Kendimiz için.
Bize giydirilen bu siyah giysiyi çıkartıp ayağa kalkacağız!
Belki dileklerimiz,
Kanatlara dönüşür.
Onlarla şüphelerimizi geride bırakır,
Ve gökyüzüne uçarız.
Sakın korkma!
Bir cevap arıyorsan, karanlığın ardında gizli!