Bir Japon’un şok eden Türkiye tespitleri
Yazının kaynağını bilen varsa yazsın da ekleyelim 🙂 Nereden aldığımızı hatırlamıyorum.
Türkiye, Türkler ve yerel yönetimlerimiz hakkında bizlerde benzer düşünceleri değişik çalışmalarımızda çok sıklıkla dile getirdik. Bir Japon heyetinin Türkiye hakkındaki bu gözlemlerine siz de hak vereceksiniz. Hatta o kadar hak vereceksiniz ki … İsterseniz okuyup öyle karar verin.
Kısa bir aradan sonra tüm okuyuculara tekrar merhaba. Geçtiğimiz hafta anavatandaydım Japon misafirlerimle beraber. Türkiye’yi baştan başa gezdik diyebilirim. Boğaz, başkent, karadeniz sahilleri derken 5 günde 2000 kilometre yol teptik anlayacağınız üzere. Benim en çok merak ettiğim şey “Japon iş adamlarının Türkiye’yi nasıl buldukları ve nelerin en çok dikkatlerini çektiği idi”.
Sizi fazla meraklandırmadan “Japonların Türkiye tesbitlerini aktaracağım şimdi”.
-Türkiye’yi Nasıl Buldunuz?
Japonlara göre Türkiye tabii dokusu ve çevre düzeni korunduğunda gerek iklim gerek lokasyon ve gerek tarih açısından “Cennetin ta kendisi!.”
-Türk halkını nasıl buldunuz ?
Japonlara göre Türkler “çok temiz geçinmekte olmakla beraber” (lütfen şok olmayın!) “temizlik anlayışını yanlış algılayan insanlar”.
-Neden diye sorduğumuzda?
Sokaklar yol kenarları çöpten geçilmiyor. Insanlar çöplerini gelişigüzel yerlere atıyorlar. Belediye denen “yerel yönetimi halkın hizmetçisi zannediyorlar”?? Oysa ülkeyi temiz tutmak kısıtlı sayıdaki görevlinin ne haddine!!. ( Sivrisinekleri öldürmeye çalışıyorsunuz ama bataklığını kurutmaya kimse çaba göstermiyor)
-Türkiye’de hizmet kalitesini nasıl buldunuz?
Japonlara göre bu konuda Türkiye 3.Dünya ülkeleri seviyesinde. Esnaf henüz müşteriyi müşteri olarak görmüyor. İş ilişkileri henüz ciddiyet ve sorumluluktan çok “eş-dost, abi-abla, kardeş ilişkileri seviyesinde”. Kısaca “Müşteri her zaman haklıdır kuralı Türkiye’de geçerli değil”. Dahası sektörlerde böyle bir dert yok. Bu da tabii ki “Türk mallarının kalitesini kısıtlıyor”.
-Türk yemeklerini nasıl buldunuz?
Japonlardan bir şok açıklama daha! “Türk halkı maalesef henüz bilinçli beslenme konusunda çok gerilerde”. İnsanlar uzun ve sağlıklı yaşama kriterini tamamen bir kenara itip sadece lezzet-odaklı besleniyorlar. Bir başka detay ise yemek servis porsiyon büyüklükleri ileri Avrupa ülkelerinin (Fransa, İngiltere, İsveç, Finlandiya vb) 2-3 Japonya’nın ise dört katı büyüklüğünde. Yani aşırı yemek yeniyor ve obezit insanlar çoğalıyor.
–Türk Belediyeciliği ve Şehir Planlaması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yerel belediyeleriniz “acizlik içinde”. “Şehir sakinleri üzerinde devletin kontrolü ve yaptırım gücü yok ki arabalar gelişigüzel park edilebiliyor yarım kalmış inşaat halindeki sıvasız boyasız binalar ruhsat alabiliyor ve halk bu yarım binalarda ikamet edebiliyor”. Oysa “belediyeler tüm vatandaşların hakkını korumak adına yanlış yerleşimlere dur demeliydi”.
-Türkler sizce milliyetçi mi?
Hayır! Türkler bireysel menfaatleri ve ferdiyetçiliği ortak milli çıkarların üzerinde tutuyor. Ben kazanayım batsın dünya anlayışı hakim. Bunu işşizliğin hakim olduğu ülkede lüks tüketim mallarına olan talepten anlamanız mümkün. Ama Türkler farkında olmadan kendi ayaklarına sıkar durumdalar. Millet herkesin aynı gemide olduğunu unutmuş durumda. Daha çok yolsuzluk devletin daha da borçlanması demek buda daha çok vergi ve daha çok borç demek. Yani sonuç = halkın kendi kendini fakirleştirmesi.
Türkiye’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Öncelikle halk ve devlet arasında güven ve müşterek hareket iletişimi kurulmalı. Halk toprağına sahip çıkmalı. Japonya’da mahalle sakinleri nöbetleşe mahallelerini kendileri temizler. Japonlar vatanlarının her karış toprağına kendi tapulu mallarıymış gibi sahip çıkar. Kendilerine ait olmayan sokakları, caddeleri temizler tamir ederler. “Belediyelere nasıl yardımcı olabiliriz bilinci hakimdir”. Belediye ve halk bir bütündür. Devlet ve halk da bir bütündür. Siyasi çatışmalar ve bölünmeler değil siyasi görüşü ve dini ne olursa olsun “Türkiye Vatandaşlığı” anlayışını ilk sıraya koymazsanız ülkenizin gelişmesi mümkün değildir.