Asya mitolojisi; Japonya, Kore ve Çin neye inandı?
Mitoloji denilince çoğumuzun zihninde Avrupa mitolojilerinden Yunan, Roma mitolojik varlıkları canlanır. Peki ya Asya mitolojisi? Bu yazımızda sizler için Asya mitolojisinden Kore mitolojisi, Japon mitolojisi ve Çin mitolojisi konularına değindik.
Kore mitolojisi
Kore Yarımadası’na ait ulusal efsaneler ve halk masallarının tamamına verilen addır. Yazılı kaynaklar ile aktarılan mitler ve sözel olarak aktarılan mitler olmak üzere iki tür olarak karşımıza çıkar. Yazılı kaynaklar ile aktarılan mitler geleneksel tarihin kayıtlarından ulaşılması sebebiyle edebi mitoloji olarak da anılır. Sözel olarak aktarılan mitler ise günümüzde hala kutsal kabul edilen, tanrılara yakarış amacıyla çeşitli ritüellerde rahibeler veya şamanlar tarafından anlatılan, çok daha geniş kapsamlı ve çeşitli hikayelerdir. Bu anlatılar çeşitli tanrılar, çeşitli hükümdarlar, farklı insanlar içerirken hem tanrıları memnun etmek hem de dinleyicilerin keyif almalarını sağlamak için anlatılır. Sözel olarak aktarıldığı için düzenli olarak gözden geçirilerek tutarlılığın sürekliliği sağlanır.
Kökeni Kore şamanizmi, Budizm, Çin mitleri, Konfüçyüs ve Taocu efsanelere dayanır. Kore şamanizmi Kore mitolojisine en önemli etkiyi yaratan dini düşüncedir.
Kore şamanizmi veya Muizm ve Sinizm olarak da bilinir, Kore ve Korelilerin etnik dinidir.
Budizm, bugün dünya üzerinde yaklaşık 500 milyonu aşkın inananı bulunan bir dindir. İlk önce Hindistan’da ortaya çıkmıştır.
Konfüçyüs ya da Kongzi (MÖ 28 Eylül 551 – MÖ 479), Çinli filozof, eğitimci ve yazar.
Taoizm (Daoizm, Dao Öğretisi), Antik Çin’de ortaya çıkmıştır ve temeli Laozi’nın yazılı eseri Dao De Jing’e dayanan bir öğretidir.
Japon mitolojisi
Japonya’ya ait ulusal efsaneler ve halk masallarının tamamına verilen addır. Tanrılar Çağı olarak da adlandırılan, M.Ö. 6. yüzyıldan günümüze kadar ulaşması sebebiyle Japon tarihi, Japon halkının sosyolojik yapısı, Şinto inancı ve pek çok konuda bizlere bilgi verir. Günümüzde Japon mitleri Nihon Shoki ve Kojiki adları verilen iki temel kaynağa dayanır. Japon mitolojisine göre evrenin Gök, Yer ve Yer Altı olmak üzere üç büyük alemi vardır. Bu alemler tanrılar tarafından yönetilir ve insanlar bu tanrılar tarafından gözetilir. Bu tanrıların da aynı insanlar gibi kendi içlerinde aile yapıları olabildiği gibi, insani duygular, olaylar ve olgular da kendilerine atfedilmiştir. Japon mitolojisinin bir diğer özelliği ise günümüzde hala varlığını sürdüren imparatorluk ailesinin kökenlerinin, tanrılara dayandığı anlatılan mitlere sahip olmasıdır.
Japon mitolojisine göre evrenin, tanrıların yönetimindeki, 3 büyük alemi;
Gök alemi: Takamagahara alemi: Ameterasu’nun yönetiminde, cennetin yüzen köprüsü aracılığıyla dünyaya bağlanan tanrılar alemidir.
Yer alemi: Ashihara no Nakatsu Kuni alemi: Ameterasu’nun erkek kardeşi Susanou’nun yönetimindeki alemdir. Daha sonra bu görevi Suserihime ile evlenen Oukuninushi devralır.
Yer altı alemi: Yomi alemi: Ameterasu, Tsukuyomi ve Susanou’nun annesi İzanami’nin yönetimindeki ölüler alemidir. Yer altı alemi olarak da anılır.
Animizm / Canlandırmacılık
Şinto veya Şintoizm, Japonya’nın yerli, Japonların millî dinidir. Dünya’nın en eski dinlerinden olan Şinto bir tür animizmdir ve ayrıca şamanistik uygulamaları da içerir. Doğanın bir bütün olarak ve her varlığın teker teker maddi varlığının ötesinde bir de ruha sahip olduğunu kabul eden görüştür. Doğal olaylar, hayvanlar ya da doğada var olan başka nesnelere bir ruh izafe ederek bunlara tapınma temeline dayanan din anlayışıdır. Şamanizm, varlığı tüm insanların tarihinde Erken Taş Devri’ne ve daha da geriye kadar kanıtlanabilen, inisiyasyon içeren bir vecd ve trans tekniğidir.
Çin mitolojisi
Çin’e ait ulusal efsaneler ve halk masallarının tamamına verilen addır. Çoğunlukla doğaüstü; yer, zaman, karakter, güç unsurları içerir. İşlenen konular içinde çoğunlukla başlangıç/yaratılış ve bitiş/son ve bu sonun sonucu olarak getirdiği yeni yaratılış durumları önem taşır.
Yaratılış mitleri farklı şekillerde karşımıza çıksa da hepsinin ortak noktası kaosun düzene dönüştürülmesi ile oluşan Yin Yang temasıdır. Kaostan yaratılmış iki tanrının Yin ile Yang olup yer ile göğü yarattığı bir yaratılış destanı bulunmaktadır. Başka bir yaratılış destanında ise başlangıç sadece buluttan bir hiçlik iken, bu bulutun zamanla farklı özgünlüklere sahip olan yin ile yangı oluşturup evrenin temelini yarattığı ile ilgilidir.
Farklı yaratılış destanlarından en bilineni Pan Gu’nun yaratılış destanıdır. Bu destanda Pan Gu’nun beş elementten yaratıldığı anlatılır. Beş element de, Yin ve Yang kadar önemlidir. Evren düzenindeki çoğu başlangıç, son ve dolayısıyla yeni başlangıçlar, olaylar birbirleri ve beş element ile ilişkilidir. Bu elementler; ateş, su, toprak, tahta ve metaldir. Elementler arasında da başlangıç ve son, yaratılış ve yok ediş, yin ve yang döngüsü vardır. Tahta ateşi besler, ateş külleri ile toprağı oluşturur, toprak metali yaratır, metal suyu toplar, su tahtayı besler ve elementler birbirlerinin yaratıcısı haline gelirler. Fakat tahta topraktan ayrılırsa, toprak suyu emer, su ateşi söndürür, ateş metali eritir, metal tahtayı keser ve elementler birbirlerinin felaketi, birbirlerinin kıyameti haline gelirler. Geçmişten günümüze kadar ulaşan Çin tıbbı da, Çin mitolojisinin temeli ile aynı şekilde beş element teorisine dayanır.