Anime nedir? Nasıl yapılır?
Öncelikle bir çok kişinin ne yazık ki bu konuda pek bilgisi olmadığı kanaatinde olduğum için ikinci yazımda (aslında ilk yazımın konusu olmalıydı) bu konuyu ele almak istedim. Ve kendimi de bu kefenin dışında tutamam ne yazık ki… Bir şeyler izliyoruz, seviyoruz, çizgi film dedirtmiyoruz da nedir bu anime? Nasıl yapılır? Nereden ortaya çıkmıştır? Neden büyük gözlü ve uzun bacaklı çizilirler? Çoğunluk bu yazıyı okumayacaktır ya da ben öyle tahmin ediyorum ama birazda işin mutfak kısmını bilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu sebeple yazıyı mümkün olduğunda kendi cümlelerimle ve sizi sıkmayacak bir biçimde anlatmaya gayret edeceğim.
Anime nedir?
Şimdi bu konuda da biraz sıkıntı var değil mi? Çoğu yakınımıza ‘anime’ dediğimizde ‘ha?’, ‘o ne ki?’, ‘anime mi?’ gibi tepkilerle karşılaşıyoruzdur. (Tabii bunlar biraz daha kibarlaştırılmış halleri yoksa ‘o ne lan?’ , ‘ne diyon oluum’ gibi argovari ve daha nice tepkilerle karşı karşıya kalmışlığımız vardır :’D ) Kendi adıma, bu soruya cevap olarak çoğu zaman kem küm etmekte kaldığım için şu an utanıyorum. Açıp bir bakaymışım da bülbül gibi öteymişim ya orada 😀 Ben genel olarak ‘yetişkin çizgi filmi’ derdim. Anlamazlardı o ayrı. Her neyse bakalım özünde neymiş anime?
Anime tarihi 20’inci yüzyıl başlarında Japon film yapımcılarının Fransa, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya’daki animasyon tekniklerini keşfetmesiyle başlamıştır. Diyor Wikipedi ve devam ediyor. Bu dönemde Japonya’da filmlere alternatif bir hikaye anlatımı sunabilen animasyon oldukça popüler olmuştur. Amerika’da filmler ve şovlar için oldukça büyük bütçeler mevcut iken, Japonya’da küçük bir piyasayı ve bütçe, yer, ve aktörlük eksikliklerini de taşıyordu. Batılı aktörlere benzeyen aktörlerin bulunmaması Avrupa, Amerika ve fantezi dünyalarında Asyalı oyuncuların var olmasını imkansız kılıyordu. Animasyonun değişik kullanımları Japonlara benzemeyen karakterler ve yerlerin yaratılmasına sebep vermiştir.
Şimdi son cümleyi tekrar okumanızı rica edeceğim; Animasyonun değişik kullanımları Japonlara benzemeyen karakterler ve yerlerin yaratılmasına sebep vermiştir. Yani bu Japonların kısa boylu ve çekik gözlü olmalarından kaynaklanan bir kompleks değil. Buna dikkat çekmemin nedeni ise çoğu kişinin bu durumu böyle bir komplekse bağlaması… Gördüğünüz gibi böyle bir durum söz konusu değil.
1970’li yıllarda manga çizimleri büyük bir ilgi çekmiştir. Bu çizimlerin büyük bir çoğunluğu da animasyonlarda kullanılmıştır; özellikle Osamu Tezuka bir efsane ve “Manga’nın Tanrısı” haline gelmiştir. Eserlerinin ve diğer tasarımcıların da etkisiyle, anime günümüzdeki sanatın mutlak karakteristiklerini ve türlerini yaratmıştır. Mecha tarzı Tezuka tarafından şekil almış, Go Nagai ve diğerleri de geliştirmiştir. Yoşiyuki Tomino’nun katkısıyla da bir devrim gerçekleşmiştir. Gundam ve Macross gibi mecha animeleri 80ler’in klasikleri arasına girmiştir ve mecha türü anime günümüzde hala Japonya’da ve dünyada popülerdir. 1980’lerde anime Japonya’da ana görüş haline gelmiştir ve büyük bir üretime geçmiştir. Bununla beraber manga da popülaritesini Japonya’da ve dünyada zirveye taşımıştır. 1990lar’ın ortasında ve sonunda, ayrıca 2000’lerde anime tüm ülkelerde popüler olmuştur.
Evet arkadaşlar bir özet geçecek olursak görüldüğü gibi Osamu Tezuka, Walt Disney ve Max Fleischer’in etkisiyle kendi tarzını yaratmış ve çağdaş animenin kurucusu olarak kabul edilmiştir. Öte yandan çizimlerdeki büyük göz ve uzun bacak yine Batılı insanlara benzetme amacıyla yapılmış sebep? Batılı aktörlere benzeyen aktörlerin bulunmaması Avrupa, Amerika ve fantezi dünyalarında Asyalı oyuncuların var olmasını imkansız kılıyordu. Sebep bu efenim. Adamlarda ne yapsın, kendi özelliklerinin aksini ortaya koyan çizimler yapmaya başlamışlar… Ama şu an görüyoruz ki, Japonya geriden gelerek yine zirveye ulaşmayı dahası hala orada olmayı hakkıyla başarmıştır. Ve sizinde dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama benim gördüğüm hemen hemen her anime de bir pes etmeme, her zaman azmetme durumu var. Konu ne olursa olsun ‘azim, başarı- başarısızlık, yetenek’ sıkça sorgulanan kavramlar. Sanırım bu zamanında çok mücadele veren bir ülke olduklarından (biliyorsunuz Japonya küllerinden doğan ülke olarak anılıyor. 2. Dünya savaşında Hiroshima’ya atılan atom bombası sonucunda yaklaşık 140.000 kişi yaşamını yitirmiştir.) Millet bilincine yerleşmiş bir olgu.
Anime nasıl yapılır?
* Önce stüdyo ekibi tarafından bir toplantı ile bu dizide nelerin olup biteceğine, olayların ve durumların gidişatına, yani senaryoya karar verilir.
* Daha sonra bir storyboard hazırlanır. Yani anime kağıt üzerine kaba taslak oluşturulur.
* Bu storyboard’a göre çizimler yapılır ve renklendirilir.
* Bu çizimler “Piramit” olarak tabir edilen cihazla tercihe göre 35 mm ya da dijital ortama aktarılır.
* Reji ve seslendirilir.
Bilgi Notu : İlk renkli anime sinema filmi ise 1958 yapımı The While Snake Enchantress’tir.
Son olarak da şu ‘anime çizgi filmdir/değildir’ meselesine değinmek istiyorum eminim sizde bir çok kere bu tartışmalara denk gelmişsinizdir. Anime çizgi filmdir arkadaşlar ancak normalde insanların anladığı şekilde çizgi film değillerdir. Bu biraz çizgi film kavramına nasıl baktığınızla alakalı bir durum. Çizgi filme aklınıza getirdiği anlam olarak değilde kelime anlamı olarak bakarsanız, demek istediğimi anlayacaksınız. O yüzden naçizane tavsiyem; hiç böyle tartışmalara girmeyin, bırakın insanlar anlamasın bu sizin değil onların sorunudur. Ha unutmadan ‘Nasıl Yapılır?’ kısmındaki aşamaları ben daha önce yazmış olduğum notlardan bakarak yazdım -üzerinden yıl geçen notlarımdan- O yüzden vay efendim bunu sitemizden izinsiz aldınız, kaynak göstermediniz diye sitem etmeyiniz. Bu benim sitemden derseniz düzeltip kaynağı da eklerim. (Tabii sahibi aramızdaysa)
Ve kusurlarım için affınıza sığınarak, sabır gösterip okuduğunuz içinde çokça teşekkür ederim. 🙂
1 Yorum
Benim aklımda ayrıntılı bir karakter kadrosu ve olay örgüsü var. Bunu en iyi neye çevirebilirim diye düşününce çizilerek yapılması gerektiğini düşündüm ama çizgi film olsun istemiyorum, bu yüzden bunu bir anime yapma niyetim var- manga daha kolay gibi görünüyor ama hareketleri pek yansıtamadığını düşünüyorum ve sesli bir yapım olsun istiyorum. Henüz yaşım da küçük ama aklımdakiler yeşermeye başladı, bir ağaç olduğunda meyve versin istiyorum. Yazı için teşekkürler. Zor olacak ama ileriki yıllarda yapabilir miyim diye bakacağım. Umarım sorun yaşamam- özellikle seslendirmenler konusunda. Türkçe ses sanatçılarımızın sesleri harika ama günlük hayatta yaptığımız gibi konuşarak seslendirseler karakterleri insanları daha çok çekebilirler filmlerin içine.